28 Mayıs 2012

Arenadaki Yorgun Demokrat


Ak Parti Olağan İstanbul İl Kongresini yüzbin kişilik bir topluluk önünde gerçekleştirdi. Kongrede Erdoğan’ın konuşması toplumun farklı kesimlerinde farklı yorum ve değerlendirmelere yol açtı.
Kimileri kalabalık olma psikolojisi ile sadece partisine olan güvenini tazelerken, kimileri de Erdoğan’ın açıklamalarına ve ifadelerinden yansıyan, yeni denilebilecek siyasi söylem ve ipuçlarına odaklandı.
Kongre, bir kongreden ziyade ‘’gövde gösterisi’’ hedeflenmiş bir organizasyondu. TT Arena’da talihsiz ve bence de yanlış ve çirkin bir hezeyanla ‘’yuhalanmış’’ Başbakan, adeta aynı sahada bu ‘’yuh’’ çulardan rövanşı da aldı.
Erdoğan’ın konuşması tartışmasız ve şu anda da rakipsiz kişisel hitabet yeteneği nedeniyle her zaman olduğu gibi, özgüveni yüksek bir tarzda gerçekleşti ki bu da zaten beklenen bir durumdu.
Görsel ve organizasyonel anlamda da kongreye dair birçok başka değerlendirme pozitif anlamda yapılabilir. Bu anlamlarda çok başarılıdır demek gayet yerinde olur.
Söylemlerdeki dilin ciddi seviyede hamaset içerdiğini de ifade etmenin doğru olacağı kanaatindeyim. Populizm ise yine gayet profesyonelce kullanıldı. Doğalmıdır ? Evet böylesi arenatik kongre show larda populizm bence doğaldır.
Tüm bu detayların yanında Ak Parti de önümüzdeki zor ve siyaseten sıkıntılı geçeceği aşikar dönemde gerçekten çok ihtiyacı olan, adeta yeni bir ‘’çoşku seli’’ yaratma çabası gördüm. Diğer bir ciddi çaba da, kemik oy tabanının çok üzerinde elde ettiği, %50 seviyelerindeki oy oranını koruma çabası.
Bu çabalara paralel, Erdoğan’ı yeni coşkular yaratmak üzere, Necip Fazıl Kısakürek, Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim, Adnan Menderes gibi isimler üzerinden, tarih sayfalarından bazı referanslara başvurması dikkat çekiciydi. Bir anlamda küresel boyutta yeni bir düzen ve yönetim anlayışına dair vaadini dile getiren Erdoğan, kendini ve partisini bunu yapabilecek kapasitede tanımladı. Ak Parti yi ve şahsını, sözünü ettiği çizgi ve anlayışın emanetçisi olarak tanımladı.
Güç ve iktidar yorgunluğu uzunca bir süredir gözlemlenen, hem de bugün itibari ile 152 gündür... diğer bir deyişle 5 aydır ULUDERE Katliamını gerçekleştiren katilleri adalet önüne çıkaramayan, yada bir şekilde açıklayamayan bir yönetimin, küresel boyutta bazı hedefleri dile getirirken ne kadar inandırıcı olabileceği ciddi bir soru işareti.
Ak Parti nin, USTALIK dönemi dediği, ancak başlatıp bitiremediği ve adeta USTACA duraklamaya girdiği bir döneme şahitlik yapmakta olduğumu üzülerek belirtmek isterim.
Toplum olarak o kadar çoktu ki sorunlarımız ve sorunlarımızın çözülmesine dair umutlarımız, farkında dahi olmadan belki de toplumsal bir bencillik yaparak, sorunlarımızı ona taşıyabileceğinden fazlaca yükledik ...
Sordum cevapladım.......
Soru 1 : Hizmete talip olanın, hizmet ve çözüm bekleyen halka, bu anlamda tek söz söyleme hakkı var mıdır ? Cevap : Bence yoktur...
Soru 2 : İnsandır yorulamaz mı? Cevap : Bence yorulabilir...
Soru 3 : Yorulan Erdoğan’ın alternatifi var mıdır ? Cevap : Ne yazık ki ‘’henüz’’ yoktur...
Soru 4 : Bu kabine USTA mıdır ? Cevap : Halen çıraktır ustalığa çok uzaktır...
Soru 5 : Kabine değişikliği gerekli midir ? Cevap : Sorunlu zihniyeti değiştirebilecekse ŞARTTIR

Şimdilik bu kadar.....

28 Mayıs 2012
Twitter : @cngzkync