8 Şubat 2011

Dağlıkta Vurulduk Biz

Dağlıkta vurulduk biz
Sarp kayalardan yuvarlandık karakışta karanlıkta
Derin uçurumlara düştük zifir bir gecede
Vahşi bir nehirde açtık gözümüzü bir sabah
Kendi kendimizi vurduk ...
Kirpikler ok idi evet,
Lakin yüreklere hançer oldu
Kendi elimizle sapladık.....
Yara da bizdendiii ,sapladıgımız hançer de
O nehir hızla sürüklüyor şimdi
Ya mechul bir ovaya cehennem gibi
Ya bir gül bahçesine belki cennet gibi
Sular serin, derin ve hoyrat akıyor şimdi
Varır elbet her hoyrat nehir sakin denizlere
Elbet vurur bizi sessiz sakin bir kumsala
Sürüklenmek korkutur sevenleri hoyrat suda
Kimbilir belki su ilaç olur derman olur yaraya
Bilinir ki serin sular tertemiz eder bedenleri zihinleri
Alır götürür tüm kirleri
İhtimaldir elbet arına arına yüzüvermek
Tertemiz varmak o sessiz sakin denizlere
Koyun koyuna vurmak sahile
Yek vücüt yek yürek yek yarın yeminiyle.
Senle benle biz gibi
 
İhtimaldir sürüklenirken..
Bir başka yara daha almak nehir yatagında
Ve belki varamadan o sessiz sakin kumsala ölmek...
Ve öyle varmak denizlere ;
Yanyana, sırtüstü ya da yüzükoyun
Elele son nefeste, yine de biz
Ve ama sensiz ve bensiz ...

Ve fakat.... Cansız !


7 Şubat 2011

Adı Konmamış Renkler

Herbirimiz kendimizce yaşarız ömrü, kim bilir kaç başka ömürde neler yaşanır yaşanıyor hala, kendince. Herbirimizin yaşadığı elbet kendince özel, kendince fırtınalı, kendince güzel yada kötü. Ne sığdıysa işte dört onluk yıllara...


Renklidir ömür, rengarenktir hatta. Herbirimiz bir renk katarız yeryüzündeki yaşama öyle ya. Karamsarlıktan değil ama kelimenin kendisindede yer aldığı üzere ''kara'' yada ''siyah'' niye hakim renktir ki bu dünyada... ?


Siz de bilirsiniz hep baskındır o siyah... o kara adlı renk.. ve alır götürür çoğu zaman tüm diğer renkleri...ve kendine benzetir... siyaha çaldırır yaşamı çoğumuz için.


Ancak mücadeleye devam duygusu bırakmaz insanı.. doğasında vardır insanın yaşamla savaşma isteği.... peki ya lanet olası savaşlar neden çıkmıştır ki ?


Savaşları da biz çıkarmadık mı ? Ve hatta savaşlarla hayatı kendimizce kırmızıya boyamadık mı.? O akan kanların kırmızısını bile kendi ellerimizle siyaha çaldırmadık mı ?


Savaşlardan sonra heryeri kaplayan o zifiri karanlık da siyah renkte değilmi? Akan yaşlar renksiz görünse bile onlar da siyah değil mi? Ağıtlar siyah değil mi? Ölümü göze alıp savaşarak, hayata kırmızı renk katmak bile nafile değilmi? Elde kalan yine siyah renk DEĞİLMİ ??!!


Yok yahu karartmayalım yüreğimizi şimdi. Abartmayalım bu kadar karayı siyahı . Yok yahu değildir bence de hayat bu kadar siyah. Yada belki siyahtan baskın başka renkler de vardır.


Vardır vardır...!


Sarıdan kırmızıdan lacivert ve yeşilden başka renkler, maviden ve de beyazdan çok başka renkler de vardır. Hoşgörünün Kardeşliğin Barışın rengi vardır. Sevginin sevdanın rengi vardır. Hele de aşkın bambaşka rengi vardır bilinenler tüm renkler dışında.


Senin Benim Onun hepimiz için bilinenler dışında Adı Konmamış Renkler vardır.

6 Şubat 2011

Kalemle Fotoğraf Çekmek

Merhabalar olsun ;

Hiç olmadı umuma açık yazılar yazdığım. Ama yazdım.. bazen şiirler yazdım bazen günlük misali çatacak yada dert yanacak kimse bulamayıp da kağıt beyaz sayfalara içimi döktüğüm oldu elbet,

Ve şimdi burada paylaşmak niyyetindeyim dilim döndüğünce, gönlümden geçtikçe ve vakit buldukça.

Zihnimde canlanıp gönül süzgecimde kalan ve sonra dilime düşen yada düşmek üzere olanları günümüzün kaleminin yerini alan ''klavye'' aracılığıyla sizlerle paylaşmak arzusundayım.

Hiç bir konuda iddiacı ve dayatan olmamaya çalışmak temel prensibim . Yaşarken edinilendir tecrübeler ya hani, işte belki onlar yardımıyle gündeme dair yada gemişe ait, yada belki hiç alakasız konularda fotoğraflar çekmeye çalışacağım.

O an itibariyle kişisel bir tahlilden ibaret olacaktır yazıp paylaştıklarım,bir amatör fotoğrafçının o anın resmini çekip görüntülemesi gibi.

Malumunuzdur ki, fotoğraf kareleri bazen net ama bazen de bulanık olabilecektir, kendi doğallığında.

Sevgi ve hoşgörü ile burada buluşmak dileğimle...

Sade Vatandaş