Çadır
bekleyen vatandaşın önceki yazımda izlediğiniz feryadını ve de o
kuyrukta bulunan diğer vatandaşların farklı konularda, dert anlatacak
birilerini bulmuş olmanın sevinci ile o gerçekten iç yakan anlatımlarını
dinledikten sonra, Van şehir merkezine yöneldik.
Kolon Kesme Aymazlığı...
Taksici abinin verdiği bilgiler ışığında, şu hepinizin bildiği kolonları kesilmiş binaya vardık. Sayın Ayanoğlu
nun çektiği fotoğraflardan da anlaşılacağı üzere oldukça geniş bir
alanı kapsayan bir bina ve enkaz ile karşılaştık. Binanın kolonlarının oto galeri/servis amaçlı kullanıma daha uygun olması için kesilmesi hadisesi bana 1999 depreminde İstanbul Avcılar
da, yine aynı sebeple kolonları kesilen ve netice itibari ile de
depremde yıkılan binayı hatırlattı. Besbelli ki hala akıllanmamışız.
Üstelik enkaz civarında yakınlarını bir umut bekleyenlerin bana aktardığı bilgiye göre, bu binaya kolonları kestiği için 7 ay işletme ruhsatı vermemiş Van Belediyesi,
ancak daha sonra nasıl olduysa, ruhsatlı / ruhsatsız bilemiyorum, bina
bu haliyle oto galeri/servis olarak kullanılmaya başlanmış.
Sözünü
ettiğim bina enkazına vardığımızda, birkaç kepçe molozları kaldırmaya
çalışırken, aynı anda binanın farklı noktalarında birkaç farklı ekip de,
halk arasında HİLTİ denilen delici kırıcı
aletlerle beton kırma ve enkaz altında kalanlara ulaşma çabası
içindeydi. Bu enkazda gerçekten canhıraş denilecek türden bir çalışma
vardı.
Herkes gibi enkaz kaldırma çalışmalarını izleyip tespitlerde bulunduğum esnada, Twitter üzerinden orada oldugumu önceden bilen gazeteci-yazar Sayın Emre Uslu dan, enkaz altında 5 kişinin
canlı olarak bulunduguna dair bir ihbar aldım. Ona gelen bilgiye göre
kolonları kesildiği söylenen bina enkazı altında olduklarını SMS ile bildiren 5 kişinin
kepçelerin sesleri yuzunden seslerini duyuramadıkları ve sağ oldukları
söyleniyordu. Bu haberi alır almaz enkaz üzerindeki tüm ekiplere durumu
aktardım, inanmalarını sağlamam biraz güç oldu ama ciddiye almalarını
sağlayabildim. Hemen kepçe çalışmaları durdurulup , arama kurtarma
köpekleri ile canlı tespitine yeniden başlandı. İki noktada canlı
olabileceği yönünde emarelere rastlanınca kepçe yerine lokal çalışmaya
ağırlık verildi ekiplerce. Diğer enkazları da görmek istediğimizden
buradaki çalışma sonucunu beklemeden oradan ayrıldığımız için, o
enkazdan sag kurtulan olup olmadıgı noktasında maalesef bir bilgi
edinemedim.
Kahramanlar...
Arama
Kurtarma ekipleri gercekten canla başla çalışıyorlardı ve hakikaten bu
özverili insanlar bence takdire layık birer kahramanlar. Ah bir de
koordineli ve tam donanımlı, organize bir şekilde yapabilselerdi
çalışmalarını. Eminim çok daha başarılı olurlardı. Organizasyon ve
koordinasyon anlamındaki hususlara ayrıca sonraki yazılarımda değinmeye
çalışacağım. Yine de hepsinden binlerce kez Allah Razı Olsun.
Vekiller...
Bizler enkaz etrafında kah bir taşın kaldırılmasına yardım ederek, kah yapılan çalışmaları merakla ve umutla izlerken , Ak Parti Van Mv. Sayın Gülşen Orhan ve Ak Parti Gen. Bşk.Yrd. Manisa Mv Hüseyin Tanrıverdi
nin de enkaz başına gelip çalışmalar hakkında detaylı bilgi aldıklarını
ve olan bitenle ilgilendiklerini yeri gelmişken belirteyim. Her ikisi
de gerçekten ilgili samimi ve çok üzgündüler.
Paris Otel Enkazı ...
Bir sonra gittiğimiz enkaz Paris Otel
binasının enkazı idi. Gittiğimde herhangi bir kepçe benzeri araç
çalışma yapmıyordu çünkü yoktu kullanabilecekleri bir araç. Arama
kurtarma ekiplerinin bir kısmı ateş yakmış ısınmaya çalışıyorlarken,
diğer ekip arkadaşları ise enkaz üzerinde şunu tekrarlayıp duruyorlar ve
sessizliğin hakim olduğu enkazdan bir ses duymaya çalışıyorlardı.
Tahmin etmişsinizdir tekrarladıklarının ne oldugunu ama ben yine de
yazayım... buydu tekrar edilen sözler yükses sesle... '' Sesimi Duyan Var Mı ? ''
Tevekkül...
Enkaz
başında yakınlarının çıkarılmasını bekleyenlerin halleri ise kelimelerle
tarif edilemez bir acıyı ifade ediyordu. Sesiz, sakin dik duruşlu ve
Tevekkül ettiği her halinden belli adını dahi soramadığım o Van
lı vatandaşımın, acılı kardeşimin yanaklarından sessizce süzülen
gözyaşlarını ve benim onu farkettiğimi anlayıncada, onun yüzünü diğer
yana çevirip saklama çabasını ben ömrüm boyunca unutamayacağım sanırım.
Çaresizlik
içinde olmak o kadar berbat bir duygu ki, ben o kardeşimin yüzüne
bakamadan tek kelime dahi edemeden, sadece elimle elini tutup kuvvetlice
sıkabildim ve yanından ayrıldım.
O Gece yani depremin ertesi günü gecesi Ercişe gidemeyecektik ve saatte oldukça ilerlemişti, hiç değilse birkaç saat dinlenmek ve sabah Erciş için araç bulup gitmek üzere, Van merkezden ayrıldık.
..... Devam Edecek
@cngzkync
23 Kasım 2011