23 Kasım 2011

Veni Vidi Van -3-


Çadır bekleyen vatandaşın önceki yazımda izlediğiniz feryadını ve de o kuyrukta bulunan diğer vatandaşların farklı konularda, dert anlatacak birilerini bulmuş olmanın sevinci ile o gerçekten iç yakan anlatımlarını dinledikten sonra, Van şehir merkezine yöneldik.
Kolon Kesme Aymazlığı...
Taksici abinin verdiği bilgiler ışığında, şu hepinizin bildiği kolonları kesilmiş binaya vardık. Sayın Ayanoğlu nun çektiği fotoğraflardan da anlaşılacağı üzere oldukça geniş bir alanı kapsayan bir bina ve enkaz ile karşılaştık. Binanın kolonlarının oto galeri/servis amaçlı kullanıma daha uygun olması için kesilmesi hadisesi bana 1999 depreminde İstanbul Avcılar da, yine aynı sebeple kolonları kesilen ve netice itibari ile de depremde yıkılan binayı hatırlattı. Besbelli ki hala akıllanmamışız.
Üstelik enkaz civarında yakınlarını bir umut bekleyenlerin bana aktardığı bilgiye göre, bu binaya kolonları kestiği için 7 ay işletme ruhsatı vermemiş Van Belediyesi, ancak daha sonra nasıl olduysa, ruhsatlı / ruhsatsız bilemiyorum, bina bu haliyle oto galeri/servis olarak kullanılmaya başlanmış.
Sözünü ettiğim bina enkazına vardığımızda, birkaç kepçe molozları kaldırmaya çalışırken, aynı anda binanın farklı noktalarında birkaç farklı ekip de, halk arasında HİLTİ denilen delici kırıcı aletlerle beton kırma ve enkaz altında kalanlara ulaşma çabası içindeydi. Bu enkazda gerçekten canhıraş denilecek türden bir çalışma vardı.
Herkes gibi enkaz kaldırma çalışmalarını izleyip tespitlerde bulunduğum esnada, Twitter üzerinden orada oldugumu önceden bilen gazeteci-yazar Sayın Emre Uslu dan, enkaz altında 5 kişinin canlı olarak bulunduguna dair bir ihbar aldım. Ona gelen bilgiye göre kolonları kesildiği söylenen bina enkazı altında olduklarını SMS ile bildiren 5 kişinin kepçelerin sesleri yuzunden seslerini duyuramadıkları ve sağ oldukları söyleniyordu. Bu haberi alır almaz enkaz üzerindeki tüm ekiplere durumu aktardım, inanmalarını sağlamam biraz güç oldu ama ciddiye almalarını sağlayabildim. Hemen kepçe çalışmaları durdurulup , arama kurtarma köpekleri ile canlı tespitine yeniden başlandı. İki noktada canlı olabileceği yönünde emarelere rastlanınca kepçe yerine lokal çalışmaya ağırlık verildi ekiplerce. Diğer enkazları da görmek istediğimizden buradaki çalışma sonucunu beklemeden oradan ayrıldığımız için, o enkazdan sag kurtulan olup olmadıgı noktasında maalesef bir bilgi edinemedim.
Kahramanlar...
Arama Kurtarma ekipleri gercekten canla başla çalışıyorlardı ve hakikaten bu özverili insanlar bence takdire layık birer kahramanlar. Ah bir de koordineli ve tam donanımlı, organize bir şekilde yapabilselerdi çalışmalarını. Eminim çok daha başarılı olurlardı. Organizasyon ve koordinasyon anlamındaki hususlara ayrıca sonraki yazılarımda değinmeye çalışacağım. Yine de hepsinden binlerce kez Allah Razı Olsun.
Vekiller...
Bizler enkaz etrafında kah bir taşın kaldırılmasına yardım ederek, kah yapılan çalışmaları merakla ve umutla izlerken , Ak Parti Van Mv. Sayın Gülşen Orhan ve Ak Parti Gen. Bşk.Yrd. Manisa Mv Hüseyin Tanrıverdi nin de enkaz başına gelip çalışmalar hakkında detaylı bilgi aldıklarını ve olan bitenle ilgilendiklerini yeri gelmişken belirteyim. Her ikisi de gerçekten ilgili samimi ve çok üzgündüler.
Paris Otel Enkazı ...
Bir sonra gittiğimiz enkaz Paris Otel binasının enkazı idi. Gittiğimde herhangi bir kepçe benzeri araç çalışma yapmıyordu çünkü yoktu kullanabilecekleri bir araç. Arama kurtarma ekiplerinin bir kısmı ateş yakmış ısınmaya çalışıyorlarken, diğer ekip arkadaşları ise enkaz üzerinde şunu tekrarlayıp duruyorlar ve sessizliğin hakim olduğu enkazdan bir ses duymaya çalışıyorlardı. Tahmin etmişsinizdir tekrarladıklarının ne oldugunu ama ben yine de yazayım... buydu tekrar edilen sözler yükses sesle... '' Sesimi Duyan Var Mı ? ''
Tevekkül...
Enkaz başında yakınlarının çıkarılmasını bekleyenlerin halleri ise kelimelerle tarif edilemez bir acıyı ifade ediyordu. Sesiz, sakin dik duruşlu ve Tevekkül ettiği her halinden belli adını dahi soramadığım o Van lı vatandaşımın, acılı kardeşimin yanaklarından sessizce süzülen gözyaşlarını ve benim onu farkettiğimi anlayıncada, onun yüzünü diğer yana çevirip saklama çabasını ben ömrüm boyunca unutamayacağım sanırım.
Çaresizlik içinde olmak o kadar berbat bir duygu ki, ben o kardeşimin yüzüne bakamadan tek kelime dahi edemeden, sadece elimle elini tutup kuvvetlice sıkabildim ve yanından ayrıldım.
O Gece yani depremin ertesi günü gecesi Ercişe gidemeyecektik ve saatte oldukça ilerlemişti, hiç değilse birkaç saat dinlenmek ve sabah Erciş için araç bulup gitmek üzere, Van merkezden ayrıldık.
 
..... Devam Edecek
@cngzkync
23 Kasım 2011