4 Kasım 2011

Veni Vidi Van -2-


Yardım malzemeleri dışındaki eşyalarımızı, gerekli oldugunda kalacağımız yere bıraktıktan hemen sonra, Van kent merkezine yeniden ulaşmak ve o an itibari ile bize bildirilen , kentte mevcut yaklaşık 15 civarı enkazı gidip yerinde görerek tespitlerde bulunmak üzere bir araç aramaya başladık.
Bu amaçla gerekli oldugunda kalacağımız yerin yetkililerinden bize bir araç bulmalarını rica ettik. Aslında niyetimiz, bulabilir isek bir aracı kiralamak ve Van kent merkezindeki tespitlerimizi de yaptıktan sonra, gece geç saatte de olsa, yıkımın çok daha ciddi boyutta oldugu söylenen ve yardım bekleyen Erciş e intikal etmekti.
Ancak kent halkının kiralık arabaların hemen hemen tamamını geceyi içlerinde gecirmek üzere kiraladıkları gerçeğiyle karşı karşıya kaldık. Dolayısıyla Erciş e varış planımızı ertesi sabaha erteleyip, saatlerce bir taksi bulmak için bekledik, araç bulmak oldukça zordu, neyse biraz geç de olsa bir ticari taksi bulduk ve hemen Van kent merkezine gitmek üzere yola çıktık.
Çadır Meselesi...
Van da kararan hava ile birlikte soğuk kendini iyice hissettirmeye başlamıştı. Van-Edremit yolu üzerinde Edremit yönünden şehir merkezine dogru yol alırken, yol kenarlarında yer yer ateş yakmış ısınmaya çalışan vatandaşların ve yine aynı amaçla araçlarının içinde toplanmış ısınmaya çalışan vatandaşlarımızın olduğunu gözlemledim. Ben şahsen o yol boyunca bir tane dahi Kızılay çadırına 24 Ekim gecesi itibari ile rastlamadım, var idiyse de ben şahsen görmedim.
Taksici Aziz abinin anlattıgına göre 50-100 kadar çadır gündüz vakti buyuk bir kargaşa ve düzensizlik ile birilerine DSİ tesisleri önünde dagıtılmıştı. Ancak artçı sarsıntıların halen devam ettiği ve binaların, henuz oturulabilir yada oturulamaz durumda olup olmadıgının yetkililerce tespit edilemediği bir noktada, son derece yetersiz sayıda oldugu aşikar bu söz konusu çadırların da kimler tarafından alınıp nerelerde kuruldugu Taksici Aziz Abi dahil tüm vatandaşlar arasında ciddi bir merak konusuydu.
Yol üzerinde bulunan DSİ tesisleri önünden gecerken yaklaşık 1 km uzunlugundaki kalabalık kuyruğu ve o sogukta bekleşen vatandaşları görünce taksiyi durdurdum ve kalabalığa yöneldim. Sanırım giyimlerimiz ve fotograf makinelerimizden ''gazeteci'' oldugumuzu düşünen vatandaşlar hemen etrafımızı adeta kuşatarak, durumlarını ve sıkıntılarını saygılı bir şekilde anlatmaya başladılar.
Depremzede Vanlı vatandaşlarımızın, hakikaten son derece onurlu bir duruşla dile getirdiği, tek ve en ortak ifade olan ''Biz ekmek istemiyoruz su istemiyoruz başımızı sokacak sadece bir cadır istiyoruz yeterli'' sözü karşısında duyduğum çaresizliği burada kelimelerle anlatamam sanırım, bu gerçekten mümkün değil. Yüce Yaradan hiç kimseyi, hiç bir zaman vatandaşlarımızın düştüğü bu duruma düşürmesin sevgili dostlar. Emin olun, buralardan masa başlarından, hele de üst perdeden ''ahkam keserek'' oradaki vatandaşlarımızın yaşadığı sıkıntıları anlamak gerçekten çok zor.
İtiraf etmeliyim ki depremzede vatandaşlarımızın anlattıklarını dinlerken bir yandan da ağlamamak için kendimi zor tutuyor metanetli olmaya çalışıyordum. Kimi vatandaşım kaybettiği yakınlarını nasıl bulacağını soruyor, kimi sokakta kalmak zorunda oldugu bebeği için bir battaniyeyi nereden nasıl bulacağını danışıyor, kimi ise aiağıdaki videoda da izleyeceğiniz gibi , bilmem kaç adet geldiği yetkililer tarafından medya aracılığı ile söylenen çadırların akibetini merak ediyordu.
Elimden geldiğince her konuşmak isteyen vatandaşı canla başla dinleyip dilim döndüğünce de sabırlı olmaya davet ederken, anlattıkları ile ilgili bir yandan da cep telefonuma notlarımı alıyordum. Not almakla vatandaşın anlattıklarına yetişemeyeceğimi anlayınca bir video kaydı yapmanın en doğrusu olacağını düşünerek aşağıdaki video kaydını gerçekleştirdim. İzleyeceğiniz videodaki depremzede vatandaşımız, DSİ önündeki kuyrukta gecenin ilerlemiş saatlerinde ve soğukta, yaklaşık 1 km lik kuyrukta bir umut çadır dağıtılmasını bekleyen mağdur depremzede vatandaşlarımızdan sadece biri.
Video kaydının başında bir süre sadece ses duyacaksınız, telaştan ışığı açmayı unutmuşum, lütfen hoş görünüz. Depremin İkinci gecesinde, Çadır Meselesini gelin bir de oradaki kuyrukta bir umut çadır bekleyen vatandaştan dinleyelim.
 
 
..... Devam Edecek

 
@cngzkync
03 Kasım 2011