Bilmem farkında mısınız ?
Son günlerde sosyal medya ve klasik medyada toplumda ‘’cemaat’’ olarak tanımlanan topluluk ile ilgili olarak bir çok şey yazılmakta ve tartışılmakta.
Cemaat’in
Ak Parti iktidarı politikalarına uzunca bir süredir muhalefet tandanslı
bir söylem içerisinde olduğu da alenen gözlemlenmekte.
Her ne kadar zaman zaman hem iktidar hem de cemaat kanadından ‘’ılımlı’’ bir takım söylemlerle hava yumuşatılmaya çalışılsa da, durumun hiç te ‘’ılımlı’’ olmadığı oldukça net.
7 Şubat MİT krizi ile birlikte çok belirgin şeklide açığa çıkan Cemaat- Ak Parti gerginliği, inişli çıkışlı bir grafik ile bir süredir artık toplum tarafından da görülerek açıktan devam ediyor.
Sadece
7 Şubat MİT krizi değil elbette bir çok başka detay da vererek bu
çekişme ve gerginliği ortaya koymak ve örneklendirmek mümkün.
Ak Parti ve Cemaat yapılanması arasında bugüne değin yaşanmışları, adeta ‘’yurmruk sayarak’’ , 444 olarak tanımlanan düzenlemeden tutun da ‘’dershanelerin kapatılması’’ konusuna varıncaya kadar ortaya koymak ve detaylandırmak da mümkün.
Hatta çözüm sürecine dair , cemaat yayın organlarında yazan bazı yazarların yazılarından örneklemeler yaparak ‘’barış sürecine’’ cemaatin kendince sebeplerle ne denli muhalif olduğunu gözler önüne sermek de mümkün.
Cemaat
ve Ak Parti içinden bazı çevrelerin, herhangi bir gerginlik yok,
aramıza fitne sokmak istiyorlar diyerek durumu kotarma yolunu seçenleri
de anlamıyor değilim.
Tüm bunlar elbette cemaate mensubiyet duyanların kendi tercihleridir.
Tüm bunları şimdilik bir kenara bırakıp bugüne bir projeksiyon yapmak daha sağlıklı olacaktır diye düşünüyorum.
Cemaat
içinde oldukça önemli pozisyonlarda yer alan dostlarımızdan, genciyle
yaşlısıyla, ağabey diyebileceğimiz yaştaki insanlardan, kardeş ve yeğen
yaştakilerden, cemaatin en dış çemberi olarak olarak
tanımlayabileceğimiz insanlardan, cemaati uzaktan izleyen tarafsız
denilebilecek insanlardan edindiğim bilgi ve değerlendirmelerden
hareketle, en yaygın şekilde dile getirilen bazı önemli bulduğum
hususlara hakkaniyetle dikkat çekmekte fayda görüyorum.
Cemaat
içinden, gerek önemli pozisyonlarda gerekse en dış çemberinde yer alan
kişilerle yaptığım bilgi ve değerlenddirme alışverişinden elde
ettiklerim doğrultusunda oluşturduğum, güncel tespitleri çok fazla
detaya inmeden ve elbette kişiler baz alınmadan, gerekli yerlerin ve
ilgililerin dikkate almasını umud ederek, en baştan da artık bugünlerde
klasikleşen bir tavırla derhal ‘’cemaat düşmanı’’ olarak yaftalanmayı göze de alarak, sizlerle paylaşmak istiyorum.
1- Cemaat
içerisinde yer alan ancak derdini şimdilik yüksek sesle dillendirmekten
imtina eden, cemaatin bugünü ile ilgili olarak gelinen noktadan ‘’rahatsızlık’’ duyan oldukça önemli bir kitle bulunmaktadır.
2- Kendini
"cemaatçi"olarak gören bazı kişilerin özellikle twitter ve facebook
gibi sosyal medya mecralarında, cemaate yönelik olarak dile getirilen
hemen her eleştiri içerikli mesaja tahammülsüzlük göstererek yaptıkları
saldırgan tavırlar cemaat içinden ve dışından çevreleri ileri seviyede
rahatsız etmektedir.
3- Cemaat
içinden ve dışından çok sayıda insan, egoları kendilerini çoktan aşmış
ve kendilerini cemaat mensubu olarak konumlandıran bazı insanların
sergilediği saldırgan tavırların cemaate ciddi zarar vermekte olduğu
kanaatini taşımaktadırlar.
4- Cemaatin özellikle son dönemde belirginleşen kontrolsüzlüğü, kendi camiasına ve "hizmete" zarar verdiği gibi ülkeye de zarar verme eğiliminde olduğu sıkça dile getirilmektedir.
5- Cemaatin
hatırı sayılır önemli isimlerinin, cemaatin bu son dönemlerdeki kabul
edilemez halinden kurtulması için, gelinen durumu kamuoyuna yansıtmadan
iyi niyetle bir çıkış yolu aradıkları görülmektedir.
6- Cemaatin
kendine zarar verme durumunun belki ilk bakışta çok fazla sayıda insanı
ilgilendirmeyebileceği söylenebilir, ifade etmeye çalıştığım kötüye
gidiş bir çoklarınca umursanmayabilir ancak cemaat kaynaklı zararların
ülke geneline yansıması ülkenin geneli açısından ciddi boyutlu sorunlar
yaratabilecektir.
7- Bu
denli geniş yelpazde yer alan ve bir çok farklı görüşteki yazar,
akademisyen ve siyasetçi tarafından eleştirilmekte olan bir topluluğu,
kendini acilen sorgulaması gerekmektedir.
8- Cemaate
aidiyet duyan ve kendilerini bu aidiyetle konumlandıran cemaat mensubu
yazarlarının ve medya yöneticilerinin, yürütmeye ve dolayısıyla siyasete
bu denli müdahil olmaları toplumda yaygın şekilde rahatsızlık
yaratmaktadır.
9- Cemaati
eleştirmenin mensupları tarafından yekten cemaat düşmanlığı olarak
tanımlanması toplumda huzursuzluk ve memnuniyetsizliğe yol açmakta,
yapılan düzeyli eleştrilerin cemaat tarafından bir dostluk ve fırsat
olarak değerlendirilmemesi toplumda şaşkınlık yaratmaktadır.
10- Cemaatin tüm inanç temelli duruşuna ve bu bağlamdaki prensiplerine rağmen, yaşamakta olduğu en büyük sorunun YÜKSEK EGO ve görev ve yetki alanına dair SINIR İHLALİ sorunu olduğu noktasında, toplumun bir çok kesiminde yaygın bir kanaat hakim.
11- Görüştüğüm
cemaat içinden ve dışından insanların en çok sorduğu ve
anlamlandıramadıkları durumlardan biri, Sayın Fetullah Gülen’in neden
Türkiye de yaşamadığı ve Başbakan’ın açık davetine rağmen neden ısrarla
ülkesine geri dönmediğidir.
Şimdilik bunlarla yetinerek paylaşımlarımı sonlandırıyorum, hayırlara vesile olması umuduyla.
Hoş Kalın
23 Temmuz 2013
@cngzkync