Irak Merkezi Yönetimi-Türkiye İlişkilerinde Durum...
Maliki’nin Türkiye’nin çok hassas olduğu PKK ile olan ‘’iyi’’
ilişkileri, Türkiye’nin Suriye politikasına Maliki’nin karşı duruş
sergilemesinden de kolayca anlayabileceğimiz üzere, Irak Merkezi
Yönetimi Başbakanı Maliki ile Türkiye’nin ilişkilerinde gözle görülür
bir kötü gidiş var.
Irak Merkezi Yönetimi-Irak Kürdistanı İlişkilerinde Durum..
Takip edenler hatırlayacaklardır geçtiğimiz yaz
ayları Barzani ile Maliki arasında her an bir çatışma olabilecek
gerginlikte geçti.
Kürt Ezidilerinin yoğun yaşadığı Kerkük bölgesi her
an bir çatışma sebebi olabilir. Maliki yönetimi o bölgenin kendi
güvenlik bölgesi dahilinde olduğunu ifade ederken Barzani ise o bölgenin
güvenliği dahil kendi inisiyatifinde bir bölge olduğunu ve o bölgenin,
Irak Kürdistan’ında bulunması nedeniyle kendi güvenlik bölgesi
içerisinde yer aldığını söylüyor.
Dolayısıyla rahatlıkla ifade edebiliriz ki, Maliki
ile Irak Kürdistan yönetimi lideri yani Mesud Barzani’nin de ilişkileri
hiç iyi değil.
Türkiye-Irak Kürdistanı İlişkilerinde Durum...
Hemen başta belirtmek gerekir. Mevcut Türkiye
iktidarı ve Barzani İlişkileri ise son yıllarda belki de hiç görülmemiş
seviyede olumlu ve iyi düzeyde.
Hatta bazı yerel kaynaklar, Irak Kürdistanı
sınırları içinde yer alan Süleymaniye ve Soran bölgesinin hakimi sayılan
Irak Merkezi Yönetimi Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin de,
Türkiye-Barzani yakınlaşmasından bir miktar rahatsız olduğunu ifade
ediyor.
Ancak hem Barzani hem de Talabani nin tüm
açıklamalarında Türkiye ile olan ilişkileri önemsedikleri ve iyi
tutmaktan yana olduklarını gözlemliyoruz. Bu tavra stratejik anlamda
bakacak olursak Barzani ve Talabani’nin Türkiye ile olan ilişkilerini
iyi tutmalarından daha doğal bir tavır olamayacağı aşikar. Irak
Kürdistanı’nın Türkiye ile ilişkilerini siyasi ve ekonomik anlamda
geliştirmesi her iki taraf açısından da bir win-win ilişkisi.
Hatırlatma...
Bir zamanlar Türkiye, Kürt liderler Barzani ve Talabani'yi Sınır Karakolu Komutanlarına daha sonraları İlçe Kaymakamlarına muhatap ederdi. Sonra hatırlayınız aynı Türkiye ''aklı’’, Merhum Özal’ın aynı Kürt liderleri Cumhurbaşkanı düzeyinde kabul etmesi sonrası neredeyse Turgut Özal’ı ‘’vatan hainliği’’ ile bile suçlamıştı.
Sonrasında nasıl olduysa Demirel de Merhum Özal’ın
açtığı bu doğru yoldan devam etti ve bugünlere kadar gelindi. Gerçi 1991
yılında Demirel ‘’Kürt realitesini tanımak lazım’’
demiş ve yine kendilerini herkesten daha çok vatansever olduğunu iddia
eden ve gören bazı çevrelerce kıyametler koparılmıştı, neyseki sonunda
bu abuk subuk kıyameti de Türkiye olarak aştık ve bugünlere kadar
geldik.
Türkiye vaktiyle kırmızı çizgiler diye tanımladığı, ‘’Kuzey Irak ta özerklik olmaz, ayrı bir Federasyon olmaz’’ şekllindeki söylemlerini de çoktan terk etti. Zaten Türkiye’nin bu ‘’kırmızı çizgileri’’ Kürtler, ABD ve diğer global güçler tarafından o zamanlarda da hiç ciddiye alınmamıştı.
Şimdilerde...
Kırmızı çizgileri bir yana bırakın 2010 yılında çok yerinde bir kararla Türkiye olarak Erbil’de Başkonsolosluk bile açtık.
Irak Kürdistanı’nın günlük petrol üretimi son beş
yıldır 200.000 Varil düzeyinde ve çok yakın bir zamanda 250.000 Varile
çıkması bekleniyor. Bu Irak Kürdistanı için çok önemli bir maddi kaynak.
Türkiye’ye bakacak olursak günlük petrol üretimimiz
sadece 70.000 Varil düzeyinde ve buna karşın günlük ihtiyacımız ise
700.000 Varil seviyelerinde.
Irak Kürdistanı özellikle petrolden elde ettiği
gelirle yaptığı ticaretin yaklaşık %80 ini Türkiye ile yapıyor, Irak
pazarlarının % 80’ini Türkiye menşeili ürünler doldurmakta ve bu
ticaretin boyutu ise Türkiye açısından 2010 yılı itibariyle karşılığı
5,2 Milyar USD lik bir dış ticaret hacmi
Bu hacmin 2014 yılı sonu ile 20 Milyar USD ye
çıkarılması Haziran 2010’da Erbil’de yapılan bir toplantıda taraflarca
kararlaştırılmış durumda. Rakamların önemini daha iyi anlamak için
Türkiye’nin tüm Afrika ile olan ticaret hacminin ise yaklaşık 7 Milyar
USD seviyelerinde olduğunu belirtmekte fayda var.
Petrol ile ilgili bu durumun bir sonucu olarak
şimdilerde Irak Kürdistanı ile Türkiye arasında bir de petrol boru hattı
inşaası devam ediyor. Bu petrol boru hattının tamamı yaklaşık 300 Km ve
bu hattın yaklaşık 75 Km lik kısmı bitmiş durumda.
Bu petrol boru hattı dışında Türkiye-Irak
Kürdistanı arasında hayata geçmek üzere olan iki enerji projesi daha
var. Bunlardan biri yeni bir petrol boru hattı projesi ve diğeri de yeni
bir doğalgaz boru hattı projesi .
Enerji dışında Türkiyeli müteahhitlerin Irak
Kürdistanı’nda bugüne değin yaptığı ve halen devam eden inşaat
imalatlarının ayrıca dikkate alınması da ekonomik ilişkilerimizin
boyutlarının anlaşılmasına katkı sağlayacaktır.
Bir zamanlar kırmızı çizgilerle kendimizden uzak
tuttuğumuz Irak Kürtleri ile bu denli iyi ilişkiler içerisinde olmak son
derece önemli ve memnuniyet verici.
Gidişat...
Bu koşullar altındaki Irak Kürdistanı’nın Irak
Merkezi Yönetiminden kopması, ayrılması ve bağımsız bir devlet ilanında
bulunması fazla uzak görünmüyor.
Umarım Türkiye, vaktiyle yaptığı hatayı tekrarlamaz, böyle bir durum karşısında yine anlamsız ‘’kırmızı çizgiler’’ oluşturmaz ve hiç de mantıklı ve stratejik olmayan saçma bir direnç göstermez.
Türkiye bölgesinde ve dünya ölçeğinde büyüyecekse,
bunu Türkiye’deki ve bölgedeki diğer Kürtlerle birlikte el birliği ve
güç birliği oluşturarak yapabilir.
Tıpkı 1071’de Malazgirt’te
Tıpkı 1915’te Çanakkale’de yaptığı gibi.....
22 Kasım 2012
Twitter : @cngzkync