19.02.2012 tarihinde ‘’Mazlumun Ahı’’
başlıklı bir yazı kaleme almıştım, yazımı arşivde bulabilirsiniz, o
yazımda Başbakan Erdoğan’ın grup toplantısında Irak, Mısır ve Libya da
mazlumların ahının, o ahı alanlardan bir şekilde çıktığını söylemesinden
hareketle, Roboski konusunda ümitli olduğumu, ne Başbakan’ın Roboski'yi
unutacağını ve ne de unutturacağını söyleyerek, mazlumların ahının
yerde kalmayacağını ifade etmiştim.
O
tarihlerde Başbakan’ın talimatıyla TBMMM de bir alt komisyon kurulmuş
ve çalışmalarına başlamıştı. Geçtiğimiz günlerde bu alt komisyon
çalışmalarını bitirdi ve raporunu sundu. Raporun ne yazık ki toplum
vicdanını ve hatta Ak Partili olanlar dahil çoğu komisyon üyesini dahi
tatmin etmeyecek bir nitelikte olduğu görüldü.
Roboski
de yaşanan katliamın, Başbakan Erdoğan’ın ve iktidarının yıpratılması,
Genel Kurmay Başkanı Necdet Özel’in itibarsızlaştırılması ve aynı
şekilde MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın da itibarsızlaştırılması ve
yıpratılmasını amaçladığı yönündeki kanaatimi halen koruyorum.
İlaveten
bu katliamın aynı zamanda silahlı örgüte yönelik o günlerde devam eden
yoğun operasyonları durdurarak örgüte nefes aldırmayı da amaçladığını
düşünüyorum. Roboski deki insan katliamı ile bu operasyonu organize
edenlerin bir taşla birden çok ‘’kuş vurmayı’’
öngördükleri aşikar. Bu katliamda bir suçlu var ise bu suçlunun asla
Erdoğan ve ekibi olduğuna inanmıyorum. Tam tersine hedefin Erdoğan ve
ekibi olduğu fikrindeyim.
Bu
nedenlerle, Roboski katliamı üzerinden iktidarı yıpratmaya çalışmanın
çok doğru ve hakkaniyetli bir yaklaşım olduğunu düşünmüyorum. Ancak
iktidarın Roboski katliamı sonrası, kendi stratejik yönetsel hataları
nedeniyle Roboski meselesinden yara aldığı kanaatindeyim.
Elbette
Roboski de en büyük yarayı bölgede yaşayan ve canlarını yitiren Kürt
vatandaşlarımızın başta aileleri olmak üzere Türkiyeli tüm Kürtler ve
elbette Kürt olsun olmasın vicdanlı diğer Türkiyeliler de almıştır.
Olası
bir kalıcı barışa yelken açıldığı, silahların sustuğu bu günlerde,
tıpkı Irak'taki, Mısır'daki, Libya'daki gibi, mazlumların ahının yerde
kalmaması adına hala yapılacak bir şeylerin olduğuna inanıyorum.
Elbette niyetim siyaset ustası Başbakanımız Erdoğan’a ‘’akıl vermek’’ olmamakla birlikte, Roboski için gönlümden geçenleri boyun borcum bilerek sizlerle paylaşmak istiyorum.
Benim
hissiyatım şu ki, Roboski deki mazlum Kürt vatandaşların kapısı,
Uludere araştırma Komisyonu raporundaki vicdanları tatmin etmeyen
ifadelere ve bugüne değin yaşanmış her şeye rağmen Erdoğan'a ardına
kadar açıktır.
Erdoğan
sadece bir Başbakan olduğu için değil en başta bir insan olduğu için o
mazlum vatandaşlarımızın kapıları Başbakan’dan gelecek bir taziye
ziyaretine bence sonuna kadar açıktır.
Erdoğan’ın
hele de toplum olarak bugünlerde yapacağı, hiç değilse yarım saatlik
bir taziye ziyareti bile, kararlı şekilde arayışında olduğumuz kalıcı
barışa çok olumlu bir katkı sağlayacağını düşünüyorum.
Ne olur veya ne kaybedilir ki Başbakan Erdoğan Roboski’ye kısa da olsa uğrasa ve kabirleri ziyaret etse ?
Ne kazanılır ya da kaybedilir ki Erdoğan rahmete eren Kürt vatandaşlarının kabirleri başında bir Kur'an tilaveti yapsa ?
Hani derler ya, bence wallahi ‘’dadından yenmez’’ ve üstelik bugüne değin Roboski katliamı üzerinden yapılan art niyetli propaganda ve polemikler de son bulur..
Hayırlısı Olsun...
Hoş Kalın...
28 Mart 2013
@cngzkync