Kulakların
duyduğuna, gözlerin gördüğüne zor inandığı bir gündemle karşı
karşıyayız. Yaklaşık otuz yıldır devam eden çatışma ortamının, daha açık
ve bazı ‘’kafa’’ lar bu tanımı inatla kabul etmese de savaşın sonuna gelindiğine işaret eden muhteşem gelişmeler söz konusu.
Devlet ile sözde Kürt
vatandaşlarımızın hakları üzerinden silahlı yöntem ile çatışan/savaşan
yasa dışı örgüt, siyasi söylemini ve mücadele yöntemini değiştirdiğini,
önderi olarak belirlediği Öcalan’dan iletilen bir mektup ile deklare
etti... Savaş bitti !
Geçmişe bakıp, sonra dönüp dünkü Newroz kutlamalarında Diyarbakır
da okunulan Öcalan’ın mektubunun içeriğine baktığımızda, karşımızda ilk
bakışta zihinleri allak bullak eden ve bir çoğuna inanılır gibi
gelmeyen ancak karşımızda buz gibi duran bir gerçeklik var artık...
Bahsetmeye çalışalım...
Öcalan
önderliğini yaptığı PKK ya tüm Türkiye’nin gözü önünde, silahları
bırakma ve sivil siyaset yapma çağrısında bulundu. Bununla yetinmedi,
kuruluş felesefesinin temel jargonu sayılabilecek sol felsefeye ve
özellikle Kemalizm’e rest çekti, açıkça reddetti.
Bu kadarla kalmadı, deklarasyonunda bir takım İslami Referanslar
vererek siyasetini çok daha merkeze çekerek, Kürt vatandaşlarımızın
genel sosyolojik karakterine, kimliğine daha uygun olan inanç temelli
değerlere göndermeler yaparak bunlara da saygılı bir dille sahip
çıktı...
Gerçekten inanılır gibi değil....
Öcalan öyle bir deklarasyon yayınladı ki ilettiği mektup ile, BDP ve ayrıca HDK
olarak tanımlanabilecek, diğer yan solcu unsurları fikren ve siyaseten
tamamen saf dışı bırakıp,bugüne dek sürdürülen Kürt siyasetinin çıtasını
yükseltti....
Biraz daha ileri götüreyim ifadelerimi, varsın yine bazıları rahatsızlık duysun, ister inanın ister inanmayın, Bahçeli ve Kılıçdaroğlu
da dertlerine yansınlar, ancak gerçek şu ki artık Öcalan Türkiye
Siyasetinin en gerçek, en doğru, en yapıcı ve en güçlü gayri resmi Ana Muhalafet Lideri oldu...
Erdoğan’ın Siyasi Dehası...
Elbette bu değişim ve gelişimde Başbakan Erdoğan’ın siyasi dehası en belirleyici unsur olmuştur. Sözüm ona TBMM de muhalefet görevini yürüten CHP ve MHP ise tabiri caizse düpedüz çuvalladılar.
İktidar tarafından kendilerine defalarca Yeni Anayasa,başta Kürt Sorunu nu da kapsayan Türkiye’nin Demokratikleşme Sorunu ve Terör Sorunu
konularıın çözümü için yapılan işbirliği çağrılarını, bu iki siyasi
parti belki de ilk genel seçimlerde sandığa gömülmelerine yol açabilecek
şekilde degerlendiremedi. Hatta Öcalan da dünkü mektubunda bu sondan
şu sözlerle bahsetti: ‘’Zamanın ruhunu okuyamayanlar tarihin çöplüğüne gider’’, kim söylemiş olursa olsun bu söze katılmamak elde değil.
Saydığım temel sorunlarla ilgili çözüm kararlılığını devam ettiren Ak Parti
ise, çok fazla arzu etmese de bu konuların çözümü için, sonuçta yasal
ve halkın bizzat resmi oyları ile meclise gelmiş bir siyasi parti olan BDP ile işbirliği yapmak durumunda kaldı...
Bir dönem, milliyetçi söylemleri nedeniyle Erdoğan’ı ‘’Milliyetçilik’’ yapmakla eleştiren ben dahil bir çok yazar ve yorumcu arkadaşımız da açıkçası çuvalladık.
Meğer Erdoğan bu söylemleriyle bir yandan başarıyla toplumun belli bir kesimin ‘’gazını almakta’’ diğer yandan da çözüm adına mücadele ve müzakerelere devam etmekteyimiş. Meğer biraz daha sabretseymişiz Erdoğan bir süre sonra çıkıp ‘’Her türlü milliyetçiliği ayaklarımızın altına aldık’’ diyecekmiş.
Kendi
payıma, o günlerde haklı gibi durduğum ve buna inandığım ancak bugünkü
sonuçları itibari ile haksız ve aceleci davrandığımı anladığım ‘’Erdoğan milliyetçi oldu’’
değerlendirmelerim nedeniyle üzgünüm. Hazır günler helalleşme günleri
iken, bir siyasetçinin günün ortamına uygun olarak gerektiğinde
değişebileceğinin de farkında olarak, ben de Erdoğan dan bu yaklaşımım
nedeniyle helallik diliyorum.
İyi de oldu...
Ak Parti’nin BDP ile
işbirliği yapması bir bakımdan iyi de oldu, sorumluluk aldığı bu çok
önemli konularla ilgili gözle görülür bir siyasi uslup değişikliğine
gitmek durumunda kalıp, genel anlamda daha yararlı ve daha kabul
edilebilir bir siyasi çizgiye geldi...
Şimdi N’olacak...
BDP nin daha merkez sol siyasete kayacağını,
Ak Parti’nin milliyetçilikten biraz daha uzaklaşacağını daha demokrat bir merkeze kayıp, biraz daha liberalleşmeye çalışacağını,
MHP ve CHP usta bir manevra ile süreclere dahil olmayı başaramaz ise ilk genel seçimlerde çok ciddi oy kayıpları yaşayacağını,
Türkiye’nin siyasi ve ekonomik anlamda önünün açılacağını ve güçlenip büyüyeceğini,
Bazı ‘’uzman’’
geçinip tv lerde gazetelerde abuk subuk çözümsüzlük yanlısı duruş
sergileyen zat-ı muhteremlerin medya ve akademi çevrelerinde
itibarsızlaşarak başka mesleklere yönelmek durumunda kalacağını,
Başkanlık veya Partili Cumhurbaşkanlığı
sistemi ile birlikte Türkiye nin mevcut idari yapısını değiştirerek
Türkiye dışındaki toplulukların Türkiye’ye siyasi ve ekonomik
entegrasyonunun önünün açılacağını,
İlk genel seçimlerinden sonra Türkiye’ye rekor düzeyde yabancı yatırımcının geleceğini, milli gelirin daha da artacağını,
Kürtlerin
kendilerine sistematik şeklide yıllardır dayatılan silahsız siyaset
yapamazsın baskısından kurtulacağını ve silahsız siyaset özgürlüğüne
kavuşacağını,
Türk
ve Kürt toplumu arasında olası bir duygusal kopuş riskinin Yeni Anayasa
ve silahlara veda ile ortadan kalkacağını düşünüyorum...
Nereden Nereye...
Geçen
yıl Newroz da yaşanan şiddeti kayıpları anlatmış, ortak akılsızlık
diyerek eleştirmiştim ve Newroz’un resmi tatil ve bayram ilan
edilmesinin uygun olacağını önermiştim. Yine öneriyorum Newroz Resmi
tatill ve bayram olmalıdır.
Hamd olsun ki bu Newroz da barışı yazmak nasip oldu ve bugünleri görebildik...
Artık silaha veda siyasete merhaba...
Hoş Kalınız..
Newroz Piroz Be / Nevruzunuz Kutlu Olsun
22 Mart 2013
Twitter : @cngzkync