25 Mart 2013

Devlet Demokratikleşiyor


Yazımın başlığını görür görmez, bunu da nereden çıkardınız, neresi demokratikleşiyor, neye istinaden demokratikleşiyor, bu ne keskin bir kanaatdir diyenleriniz olabilir, olmuştur. Neden böyle düşündüğümü izah etmeye çalışayım...

Bir çoğunuzun malumudur, eski devletin eski askeriyle birlikte kurduğu ve Kemalist seçkinler tarafından da desteklenen, defalarca ve hatta periyodik denecek kadar düzenli bir şekilde darbeler ve muhtıralar üreten o yapıyla mücadele etmek ve bunu değiştirmek için mevcut iktidarın ne kadar çok uğraştığını hepimiz biliyoruz. Devam eden bir takım darbe ve darbe teşebbüsü davaları hepimizin malumu.

Bu kısaca yukarıda ‘’yapı’’ diye bahsettiğim şey elbette Askeri Vesayet olarak tanımlanan yapıdır. Bugüne baktığımızda bu askeri vesayet yapısının büyük oranda çökertildiğini ve devleti yöneten aygıt olmaktan ciddi manada uzaklaştırılmış olduğunu görüyoruz.

Henüz tam anlamıyla demokratik bir düzene geçildiği ve hukuğa aykırı bu yapının değiştiği söylenemez. 

Bu yapının yeniden palazlanıp ortaya çıkmaması için, askeri ve hatta sivil eğitim sistemlerinin Askeri Vesayet’in bir daha oluşmaması amacı için yeniden düzenlenmesi, askerin görev ve yetki tanımlarının yeniden hukuki olarak belirlenmesi gibi çalışmaların yapılması tabii ki gereklidir.

On yıldır ülkeyi yöneten ve bir o kadar süre daha yönetmesi bugünkü koşul ve verilerle muhtemel görülen iktidarın, demokratikleşme algısı öncelikle Askeri Vesayet ile mücadele etmek şeklinde vücut bulmuştur. Bu tavır aynı zamanda iktidarın temsil ettiği tabanın, kendilerine Cumhuriyetimizin kuruluşundan bugüne haksızlık eden Kemalizm ideolojisi ile de mücadelesi olmuştur ve halen devam etmektedir.

Aslen Milli Görüş geleneğinden gelen mevcut iktidarın, hem 28 Şubat gibi süreçlerde bizzat yaşadığı haksızlıkların telafisi, hem de henüz Milli Görüş geleneği siyaset sahnesinde yokken, büyük çoğunluğu oluşturan Müslüman vatandaşların Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne yaşadığı dışlanmışlıklar ve diğer tüm problemleri düzeltmek adına yaptığı tüm hamleler, bir yandan da evrensel insan hakları, hukuk ve demokrasi standartlarına hizmet etmiştir.

Devlete yakın zamana kadar hakim olan, katı laikçi seçkinlerden oluşan, Türk etnisitesi hakimiyetindeki yapı, kullandığı  Kemalizm ideolojisi ile Müslüman çoğunluğu akıl almaz anti demokratik uygulamalarla haksızlıklara uğratırken, diğer yandan da ülkede nüfus olarak en geniş kitlelerden biri olan Kürt vatandaşlarımıza de yine benzeri akıl almaz anti demokratik uygulamalar yapmıştır.

Kürt vatandaşlarımızın büyük çoğunluğu etnik kimlikleri nedeniyle haksızlık görüyor olmalarına ilaveten çoğunlukla Müslüman olmaları nedeniyle daha şiddetli haksızlıklara maruz kalmıştır.

Şimdilerde devleti yeniden kurgulamaya çalışan Başbakan Erdoğan’ın ve Türkiyeli Kürt vatandaşlarımızın devlet idealleri ve demokrasi hedefleri artık ortak paydada buluşmuş durumdadır.

Bu buluşmanın en önemli ve belirleyici delillerinden biri olarak size her ne kadar Türkiye deki tüm Kürtler tarafından önder olarak görülmese de Öcalan’ın 21 Mart’ta Diyarbakır Newroz’unda okunan mektubunu gösterebilirim.

O mektupta Öcalan’ın ve örgütünün de, Kemalizme çok benzeyen ideolojik anlayıştan vaz geçtiği görülmektedir.

Emin olunuz bu durum ve bu kesişme Türkiye için çok büyük bir tarihi fırsattır.

Kemalizm’e rest çeken ve bu anlayıştan vaz geçtiğini, ‘’demokratik bir devlet için sistemi Türkler ve Kürtler birlikte yeniden kurmalıyız’’ anlamında sözlerle vurgulayan Öcalan’ın bu önemli değişimi, bir yandan Türkiye’nin gündeminde otuz yıldır duran savaş halini ortadan kaldırmış, diğer yandan da kendisini Başbakan Erdoğan ile aynı demokrasi idealleri etrafında buluşturmuştur.

Onbinlerce insanımızın canına mal olan çatışmaların bitmesi, vatandaşlarımızın daha fazla demokrasi ve özgürlüğe sahip olması, Türkiye'nin büyük ve güçlü olması için artık kimsenin önünde Türkiye kaynaklı bir engel kalmamıştır.

Devletin değil insanın değerli ve en önemli unsur olduğu döneme fiilen girildiği kanaatindeyim. Devletin demokratikleşmekten başka bir seçeneği artık kalmamıştır.

Birileri hala tarihi gelişmelere şüphe ile bakıp ''ama'' larla patinaj yapadursun...
Birileri hala gırtlaklarını yırtarcasına ''Duyduk duymadık demeyin, biz henüz son sözümüzü söylemedik'' diyedursun...

Ey ahali ! Boşverin siz onları barışa ve demokrasiye koşun...

Boşverin onlar kin ve nefret kusan söylemleriyle hala geçmişten bugüne yumruk sayadursun...

Hani söylerken müjdemi isterim derler ya, işte öyle bir sevinçle söylüyorum...

Asıl siz patinajcılar, tehdit savuranlar ve her durumda bir problem yaratmaya hevesli ''ama'' cılar, asıl siz duyduk duymadık demeyin !

Devlet artık Demokratikleşiyor....

Hoş Kalın...
25 Mart 2013
@cngzkync