Televizyon
ve gazete haberlerindeki başlıklar ve sunumlar bire bir aynı olmasada
içerik olarak aynen daha öncekiler gibi. Sebep belli , her şey bu
anlamda aynı çünkü hadise aynı.
Önceki gün Bitlis, daha önce diğerleri ve dün Yine Çukurca
! Yine şehitlerimiz var, yine analarımız babalarımız ağlıyor, yine
içimiz acıyla yanıyor. Akıl ve vicdan muhasebesinde asla yer bulamayacak
eylemlerine bir yenisini daha ekledi bildik taşeron.
Kimi hadiseye lanet ifadelerini
belirtiyor, kimi kan ve öfke kusup yine ateşe körükle giderken, kimileri
de itidal çağrıları ile vatandaşları sakinleştirme çabasında.
Kimi askeri ve istihbari ihmallerin vurgusunu yapıyor, kimi siyasi suçlu bulma çabasıyla o veya bu partiye çatıyor.
Yine saldırı sonrasında jetler
havalanıyor ve yine aynı geniş çaplı operasyonlar duyuruluyor. Yine kara
harekatı tartışmaları , yine silahla mı siyasetle mi çözmeliyiz kaosu.
Kimimiz olan bitene dair yorumları
''an itibari ile'' ben dahil oturduğumuz yerden yapıyoruz, kimimiz ise
olanı biteni bizzat yaşarken. Ancak birileri var ki onlar tam da ateşin
düştüğü yerden, ana baba ocağından , yangınını feryat figan haykırıyor.
Korkarım bu feryat ve figanlar, sadece
şehit cenazelerimizin kaldırıldığı gün duyulup birkaç gün sonra ise
sağır olmuşcasına yine unutulmuş olacaktır ve bizler bu terör sarmalı
ile bir süre daha içiçe yaşayacağız.
Ancak bir o kadar da ümitliyim ki
önümüzde Türkiyemizi daha özgür ve daha demokratik bir ülke haline
getirmesi kuvvetle muhtemel olan yepyeni bir ''Sivil Anayasa''yapma ihtimalimiz hala var.
Evet hatta güncellenmiş değil bembeyaz bir sayfaya ''Yeniden Yazılmış Bir Sivil Anayasa'' nın on yıllardır yaşadığımız bu ''dejavu'' halini kalıcı olarak çözebileceğine değiştirebileceğine inanıyorum.
21 Ekim 2011
@cngzkync