23 Aralık 2013

Oynasın Yer Yerinden

Erdoğan ve Kürt-Türk İttifakı karşıtlığında birleşmiş oldukça geniş yelpazeli iç ve dış dinamikler ittifakının bugünlerde yani seçimlere doğru gidilirken yeni bir hamle daha yaptığı görülüyor. 


Her zamanki gibi sinsi ve daha öncekiler gibi kirli...

Tıpkı MİTUludere ve Gezi operasyonlarındaki gibi...


Daha öncekiler gibi üzerinde çokça çalışıldığı belli olan, iç ve dış dinamiklerin profesyonelce işbirliği yaparak hazırladığı mühendislik harikası yeni bir proje ile karşı karşıya Türkiyeliler...


Bu seferki hemen tüm iktidarların hassas karnı olan ‘’yolsuzluk’’ olgusu ile süslenip kamufle edilmiş tek vuruşla bir çok hedefi inhaya yönelik  bir ‘’devirme operasyonu’’....


Amaç hepimizin şiddetle ve ortak akılla karşı duracağı yolsuzluklarla mücadele değil elbette..

Bunun böyle olmadığını operasyonun üç farklı noktadaki dosyaların gelip ‘’siyaseti rehin alma’’ noktasında birleşmiş olmasından bile düz bir mantık güderek rahatlıkla anlıyabiliyoruz.

Operasyonun arkasında olduğu malum şer ittifakının iç ve dış medya yayın organlarının yaptığı yayınlardan da bu operasyonunun farklı bir maksadının olduğu apaçık görülmüyor mu ?

Defalarca yazılarımda kaleme aldığım ‘’paralel devlet’’ yapısının polis ve yargı içine kümelendiği anlaşılan ‘’piyade birlikleri’’ bürokratik hiyerarşiye göre amirlerini ve müdürlerini bırakın bir üst kademe yöneticelerinin bile ruhları duymaksızın bir takım operasyonları kendi kapalı devre ağlarında gerçekleştirdikleri görülmüyor mu?

Amirlerinin müdürlerinin şeflerinin vs haberi dahi olmayan bu hızlı ve sistematik operasyon için bu ‘’piyade birlikleri’’ aynı anda kim veya kimlerden emir alarak gerçekleştirdiler bu operasyonları ?

Sadece Cemaat olarak adlandırılan yapının yayın organlarına yakın olduğu bilinen bazı kalemlerin sosyal medyada aylar öncesinden duyurdukları bir takım gelişmelerden, neden sadece onların bilgisi ve haberi olabilmişti, bu sadece basit bir istihbari gazetecilik başarısı olarak tanımlanabilir miydi ?

Aynı yapının ileri gelenlerinden birinin yine sosyal medyada Hakan Şükür’ün istifasını değerlendirirken yaptığı ve sonradan da twitter hesabından sildiği ‘’belki de hükümete bu son uyarı’’ ifadesinin, operasyonun hemen öncesine denk gelmesi nasıl açıklanabilir ?

Tüm bunları yapanlar Türkiyelileri hala eskisi gibi iletişimsiz kapalı devre bir toplum mu sanıyorlar ?

Türkiyelilerin bu nihai olarak siyasi hedefleri olan operasyonların farkında olmadıklarını mı sanıyorlar ?

Apaçık aldanıyorlar ve düpedüz yanılıyorlar...

Evet Türkiye toplumundan herhangi birini yoldan çevirip ‘’yolsuzluk’’ hakkında ne düşünüyorsunuz diye sorsanız alacağınız cevap bellidir ve hemen hiç biri böyle bir şeyi tasvip etmeyecektir.

Elbette ben de tasvip etmem ve varsa yolsuzluk yapan her hangi birinin hukuk önünde ve halk vicdanında en ağır cezaya çarptırılmasını dilerim.

Keşke mesele sadece ‘’yolsuzluk’’ ile mücadele noktasında bir operasyon olsaydı da, aslanlar gibi derler ya hani, işte öylece bu operasyonun arkasında ben de durabilseydim.

Bu vesile ile madem bir yolsuzluk iddiası gündeme oturmuş veya oturtulmuştur, iktidarın kendisinin de defaatle belirttiği üzere, ben de sonuna kadar hukuki yollarla bu konunun araştırılmasının ve kimsenin gözünün yaşına suçu sabit görüldüğü an bakılmamasını diliyorum.

Bununla birlikte, devlet içinde var olduğu düşünülen ve benim de defaatle dikkat çektiğim‘’paralel devlet’’ yapılanmalarıyla da mücadelenin aynı kararlılık ve irade ile yürütülmesi ve sonuçlandırılmasını istiyor ve diliyorum.

Ortak akla sahip Kürtler, Türkler ve diğer tüm Türkiyeliler gibi ben de bu toplumun bir bireyi olarak, tek başına olmasa da ana faktör olarak Çözüm Süreci adı verilen ve özünde Kürt-Türk tarihi ittifakını barından bir süreç başlamamış ve bir yıla yakındır da tüm provokasyonlara ve direnişlere rağmen şu anki başarısına ulaşmamış olsaydı, bugün yaşanılan Ak Parti-Cemaat ‘’savaşı’’ dahil olmak üzere hiç bir çatışma Türkiye’de bu boyutta yaşanmamış olurdu diye düşünüyorum.

Bu noktada önceki tüm provokatif hadiseler dahil olmak üzere bu son operasyonda da asıl hedefin yolsuzlukların yakalanması değil, asıl nihai hedefinBaşbakan Erdoğan ve Çözüm Süreci ile birlikte gelişmekte olan Dördüncü Tarihi Kürt-Türk İttifakı ve Yeni Türkiye olduğunu düşünüyorum.

Son gelişmelerin ışığında Kürt Siyasi hareketi çatısı üzerinden başta Demirtaş liderliğindeki BDP ve Türkiyeli tüm Kürtlere tıpkı Gezi sürecinde gösterdikleri doğru tavır ve aklı selim duruş nedeniyle bir Türkiyeli olarak teşekkür ediyorum.

Başbakan Erdoğan'ın son birkaç günde kendisinin de defaatle ifade ettiği gibi, iddia edilen yolsuzluklar konusunda kimsenin gözünün yaşına bakmadığını, hukuk eksenli olarak en kısa zamanda görmek istiyorum.

Savaş var deyip duruyoruz...

Hak eden kazansın...

Kazanacaktır....

Hoş Kalın
23Aralık 2013
@cngzkync