16
Haziran 2012... Sabah saat 08:00 de Van’ın o tertemiz havası ile uyumuş
olmanın getirdiği zindelikle uykudan uyanıp, kahvaltı için otelin turkuaz renkli Van Denizine bakan ve denize sıfır noktasındaki muhteşem manzaralı kahvaltı terasına gittim..
Bir
önceki gün gelen konuklara yeni konuklar eklenmişti. Kürt Müzisyen Reşo
da oradaydı. İlk kez tanışıyor olmamıza rağmen Reşo’nun samimi,
keyifli, mütevazi ve dost kişiliği gerçekten dikkat çekiciydi. Hep
birlikte muhteşem ve ünü hepinizce bilinen o meşhur Van kahvaltısını
ettik..
Keyif
ve lezzet dolu kahvaltı sonrası bizleri Bahçesaray festival alanına
gütürecek araçlarda yerimizi aldık. Yine konvoy halinde ve yaklaşık 100
km (2,5 saat) sürecek yola koyulduk.
Yolculuk
ıssız ve tek tük araç geçen yollarda, tepelerinde halen erimemiş
karların bulunduğu enfes manzaralar eşliğinde sürdü. Yol üzerinde
hayvancılık yapan göçerlere rastladık. Genelde koyunlardan oluşan hayvan
sürülerine yol boyunca sıklıkla rastladık. İstanbul gibi kalabalık bir
şehirde yaşamak durumunda olan benim gibiler için bu görüntüler oldukça
ilgi çekiciydi diyebilirim. Bolca fotoğraf çektiğimi belirtmeme gerek
yoktur sanırım. Bazılarını yazının sonundaki linkte bulabilirsiniz.
Bahçesaray’a
varmak için öncelikle yaklaşık 3100 mt rakımlı ismi hatrımda kalmamış
dağa tırmanmamız gerekiyordu. Tırmanışta bir iki aracın hararet
nedeniyle yolda kaldığını gördük, bizim konvoydaki araçlarda sorun yoktu
ve eksiksiz olarak zirveye ulaşmıştık.
Zirvede
hala erimemiş karların bulunduğu düzlükte ufak bir mola verdik. Hemen
hepimiz bu mevsimde dahi hala erimemiş karlar önunde hatıra fotografları
çektik. O tertemiz ve insanı dipdiri yapan havayı soluduk. Basın
mensubu arkadaşlar etkileyici manzara ve karla kaplı dağların
eteklerinde şahane çekimler yaptılar. Kuzey Irak’ta yayın yapan ve
ulusal yayın ağında bulunmadığı için yada bu anlamdaki cahilliğimden
olsa gerek, benim adını ilk kez duyduğum, GK Channel Tv Kanalı Muhabiri Sidar Başut’un konvoyumuzdaki Kürtçe bilen milletvekillleri ile yaptığı keyifli röportajlar görülmeye değerdi.
Kısa molanın ardından 3100 mt rakımlı zirveden Bahçesaray’a yani 1725 mt rakımlı eski adı adı Miks olan
Van’ın dağlar arasında ve yemyeşil bir vadide bulunan şirin ilçesine
doğru yeniden yola koyulduk. Kullandığımız yol aslen Bahçesaray’lı
Milletvekili Gülşen Orhan’ın
yoğun çaba ve katkılarıyla yeni hizmete giren, henüz tam anlamıyla
tamamlanmamış, ancak eski yola göre çok daha güvenli ve daha geniş bir
yoldu. Aracımızda seyir halindeyken Sayın Orhan’ın verdiği bilgiye göre
yılın 9 ayı kapalı olan Van Bahçesaray yolu yakında tamamlanacak ‘kar tünelleri’ ile birlikte artık 12 ay açık olacakmış. Neresinden bakarsanız bu yeni yol, Bahçesaray’ın bu ‘ulaşılmazlık’ anlamındaki maküs talihinin değişmesi demekti.
İniş yolunu hemen hemen yarılamışken içinde bulunduğumuz araçtan yanık kokuları gelmesiyle birlikte, Dengir Mir Mehmet Fırat’ın
balatalardan koku geliyor yanıyor olabilir uyarısı ile aracımızı
durdurduk. Araçtan indiğimizde gördük ki gerçekten aracımızın fren
balatalarından kesif bir duman çıkmaktaydı. Bu araçla yola devam
edemezdik. Konvoydaki diğer araçlara dağıldık ve yolumuza devam ettik.
İlçe girişinde Bahçesaray Polisi tarafından karşılanarak yönlendirildik ve Dicle nehrini oluşturan en büyük su kaynağı olan, buz gibi akan Müküs
deresi kenarında kurulmuş festival alanına sağ ve salimen ulaştık.
Yaklaşık 20.000 nufuslu ilçenin festival alanında neredeyse tüm ilçe
büyük bir coşkuyla açılış töreni bekliyordu. Van ile ilgili hemen her
konuda destek ve ilgisini esirgemeyen İl Valisi Sayın Münir Karaloğlu’nun da eş zamanlı katılımıyla tören alanındaki yerlerimizi aldık.
Festivalin ilk günü açılış töreninde neler oldu neler... onları da yarın aktarayım..
Aşağıdaki fotoğraf galerisine göz atmayı ihmal etmeyin derim....
Yarına kadar hoş kalın...
Bahcesaray Yolculuğu Fotoğraf Galerisi
22 Haziran 2012
Twitter : @cngzkync