3 Mart 2014

Seçimlere Günler Kala


Günler önce Pensilvanya’dan gelen ve 24 Aralık 2013'te kaleme aldığım yazımda da bahsettiğim ‘’beddua’’ kılıflı ‘’büyük taarruz emri’’ sonrası Türkiye gündeminin içine girdiği durum hepimizin malumu.

Gün aşırı denecek şekilde, çeşitli ‘’meçhul’’ kaynaklardan yayınlanan ve internet ortamında ülke gündemine sunulan, gerçekliği her halukarda tartışmalara konu olan onlarca ses ve görüntü kayıtları ülke gündemini sürekli meşgul ediyor.


Beddua ile gelen büyük taarruz emri sonrası bir saldırı silahı olarak kullanılan bu kayıtların, kayıtları yayanların hükümeti devirme planlarına direk katkı verdiğini ve fiilen bu devirme etkisini yaratmadığını, daha doğrusu ‘’devirme’’ anlamında iktidar gücünü anti demokratik yollarla elde etme hevesindekilere bir başarı getirmediği görülüyor.


Şimdiye kadar, özellikle ‘’yolsuzluk’’ iddiaları eksenli bu kayıt yayınlama trafiğinin toplumda ‘’devirmeciler’’ lehine ne derece ikna edici olabildiği ise belki de ancak seçim sonuçlarından sonra net olarak anlaşılabilecek.


17 Aralık’da, her biri kendi içlerinde hukuken soruşturulmaya elbette değer olsalar da, asıl amacın yolsuzluk soruşturması değil iktidarı ‘’devirme’’ olduğunun, önceki yazılarımda da bahsettiğim üzere açık bir ‘’darbe girişimi’’olduğunun yaygın bir şekilde toplum ve nihayetinde iktidar tarafından da anlaşılması üzerine emniyet ve yargıda bazı tayin ve tasfiyelerin tedbiren hızla başlamasını takiben, Pensilvanya’da mukim kişiden gelen profesyonel beddua sonrası dikkat çekici şekilde başlayan ve artarak devam eden bu kayıt yayınları elbette tesadüf olarak açıklanamaz.


Darbe girişimine yeltenenlerin amaçlarına ulaşmaları mümkün olamadı ancak vazgeçmedikleri de apaçık görülüyor. 17 Aralık’ın bir gün öncesi bir Ak Partili milletvekilinin istifası ve ardından aynı dünya görüşüne sahip popüler bir köşe yazarının bu istifa sonrası attığı ‘’belki de bu hükümete bir son uyarı’’ şeklindeki twit sonrası başlayan 17 Aralık operasyonlarındaki ‘’başarısızlık’’ ve bu durumu takviyeye yönelik olduğunu düşündüğüm beddua kılıflı açık taarruz emri ile ‘’devirme’’nin gerçekleşmemesi ‘’devirmeci’’ cenahta hayal kırıklığı yaratmış olacak ki, şimdi de dillerde bir 15 Mart muamması dolanır oldu.


Bu tarihi açık şekilde ilk deklare eden, bir televizyon programında mevcut Ankara Belediye Başkanı ve yeniden aday olan Sayın Melih Gökçek oldu. Gökçek’in anlattıklarına göre ‘’devirmeciler’’15 Mart’tan itibaren geniş kitlesel eylemlere başlayacak ve hatta yanlış hatırımda kalmadı ise, kanlı bir takım suikastler de söz konusu olacaktı.


Aynı tarihe dikkat çeken yüzlerce manidar mesaja Twitter adlı sosyal medya mecrasında da basit bir arama yaptıktan sonra rastlamak mümkün. Bu mesajları atanların bir bildikleri mi var veya biribirleriyle gizliden haberli organize bir eylem planında bizzat rol alıyorlarda mı bu manidar mesajları paylaşmaktalar bilmiyorum. Ancak bu tarihle ilgili gerek uyarıcı gerekse tehditkar mesajlar içeren çok sayıda mesajın emniyet ve istihbarat birimleri tarafından dikkatle incelenmesinde toplum yararına fayda olacaktır. İster sadece kaotik ortam yaratmak amacıyla yalanlardan ibaret olsunlar, ister kesin bilgiye dayanan ve toplumu uyarma niyetinde olsunlar 15 Mart tarihinin bu kadar öne çıkarılması iktidar, emniyet ve istihbarat tarafından göz ardı edilecek bir durum değildir.


Sosyal medya mecralarında yine aynı tarihlerde dolaşıma sürüleceği iddia edilen Merhum Yazıcıoğlu kazasına dair ve Uludere’de yapılan ve 34 sivil vatandaşımızın ölümüne neden olan körolası opearasyona dair bazı ses kayıtlarının, gerçekten yayınlanması durumunda, montaj olsalar dahi hem Kürt hem de Türk milliyetçisi kesimlerin sokağa çekilmesine zemin sağlayacağını söylesek, aslen bu amaca yönelik olduğunu belirtsek yanılmış olmayız.


Ancak her halukarda ben böyle bir durumda toplumun ortak aklının bu tuzağa kolay kolay düşmeyeceğini, bir takım lokal hadiseler yaşansa dahi bunların marjinal seviyede kalacağını düşünüyor ve böyle umud ediyorum.


En çok bahsi geçen konulardan biri de seçimlere yönelik olarak ortaya atılacak, seçimlere hile karıştığı eksenli bazı iddialar. Bu konuda toplumun ve iktidarın geçtiğimiz yıllardan tecrübeli olduğunu düşünüyorum ve yetkililerin tüm sandıklarda alınabilecek tedbirleri en üst seviyede alarak sandıkların ‘’namusunu’’ koruyacaklarını düşünüyorum.


Sandığa gitmemize günler kala, sandıktan ümidi olmayanların iktidarı devirme adına yürüttükleri anti demokratik cephe mücadelesinin giderek sertleşmesi umarım sadece ses kayıtları ve benzer metodlarla devam eder ve asla 1993 yılında yaşadığımız o kanlı iktidar mücadelelerini bizlere yeniden yaşatmaz.


Hoş Kalın
03Mart 2014
@cngzkync