Sıklıkla
duymuşsunuzdur, son yıllarda yerel ve uluslararası medyada Kürtlerin
Ortadoğu’daki etkin rolünden, dolayısıyla bölge ve dünya siyasetindeki
konumunun güçlenmesinden ve başarıyla yükselen bir grafik çizdiğinden
bahsedilir ve bu gerçekten de öyledir.
Peki bu siyasal
yapıların biribirleriyle olan ilişkileri ne durumdadır ve nasıl
olmalıdır noktasında bir soru soracak olursak genel durum nedir?
Bölgedeki Kürt Siyasal Hareketleri
BDP'yi
Ortadoğudaki Kürt siyasal hareketleri yelpazesinde, son dönemde
kendisini silahtan ve şiddetten arındırma yolunda ve bu anlamda bir
nevi değişme sürecinde olan PKK çizgisiyle bugün itibariyle siyaseten örtüşen Türkiyeli yasal bir siyasi yapı olarak değerlendirebiliriz.
PYD'den
bahsederken ise, PYD'nin PKK ile olan organik bağını belirterek, her
ne kadar PKK Türkiye eksenli olarak silahtan ve şiddetten kendini
arındırmakta olan bir süreç yaşıyor olsa da PYD’nin Suriye’deki savaş
koşullarının da getirdiği bir türden zorunluluk nedeniyle silahlı bir
siyasal hareket olarak Suriye’de varlığını sürdürdüğünü görmekteyiz.
Diğer yandan PYD’nin PKK ile olan organik bağının bir benzeri İran merkezli PJAK ile PKK arasında da söz konusu. İran merkezli PJAK da
mücdelesini silahlı mücadeleden arındırmış bir yapı değil ve İran daki
varlığını yine PKK ile organik bağlı şekilde sürdürmekte.
Buraya kadar olan kısmı toparlamak gerekirse, Çözüm Süreci
bağlamında Türkiye merkezli olarak silahlardan arınma sürecindeki
PKK’nın, kendisi ile organik bağı olan ve Türkiye merkezli olmayan ancak
Suriye ve İran merkezli olan PYD ve PJAK ile birlikte bölgedeki Kürt
siyasal hareketleri içerisinde önemli rolü olduğunu söyleyebiliriz.
PKK’yı bölgede yaşayan Kürtler açısından değerlendirecek olursak, PKK bölgede yer alan siyasal yapılar içinde Türkiye, İran ve Suriye’de etkinliği olan bir yapı olarak göze çarpıyor.
Ortadoğu’da dört farklı ülke sınırları içerisinde yaşamakta olan Kürt
halkının Türkiye, İran ve Suriye dışında kalan bir bölümü de malumunuz
üzere Irak’ın kuzey bölgesinde yaşamaktadır ve burası Irak Kürdistanı olarak
anılmakta olan Irak merkezi yönetimine bağlı şu an itibariyle
federatif bir devlettir. Şu an itibariyle diyorum çünkü Irak Kürdistan
yönetiminin önümüzdeki günlerde bir konfederasyonilan etmesi de söz konusu.
Irak Kürtleri halen Barzani liderliğinde güçlü ve yasal, uluslararası
alanda tanınmışlığı ve geçerliliği olan bir siyasal yapı olan PDK tarafından temsil edilmekte. Bu noktada PDK'yı, PKK-PYD-PJAK tan ayıran en önemli özelliğin PDK’nın uluslararası diplomaside legal bir yapı olarak tanınıyor olması.
Diğer bir deyişle bir yandan PDK yasal bir yapı iken, diğer yandan
halen uluslararası düzlemde PKK-PYD-PJAK illegal ve çoğu ülke
tarafından terör örgütü kapsamında bulunuyor.
Burada dikkat
edilmesi gereken bir diğer husu ise, her ne kadar PKK-PYD-PJAK terör
örgütü kapsamında ve illegal yapılar olarak tanımlanıyor olsalar da,
bölgedeki toplam Kürt nüfusunun (takribi 40 Milyon) %70'inde etkili
olduğu ancak PDK’nın yasal olmasına rağmen bölge Kürt nüfusunun sadece
%25’inde etkili olduğudur.
Buradan çıkarılması gereken en
pratik tespitin, yukarıda belirttiğim detaylara paralel olarak, tüm bu
legal veya illegal yapıların her birinin her koşulda bölge Kürt siyasal
hareketleri içerisinde yok sayılamayacak önemli unsurlar olduğu
kanaatindeyim.
PKK-PDK İlişkileri
Yazıma başlarken, Kürtlerin Ortadoğu’daki etkin rolünden, dolayısıyla
bölge ve dünya siyasetindeki konumunun güçlenmesinden ve başarıyla
yükselen bir grafik çizdiğinden bahsetmiştim.
Ancak PKK ve
KDP, yani Kürdistan coğrafyasının iki önemli siyasal gücü arasında
özellikle de son dönemlerde ortaya çıkan çekişmeler, Kürtlerin
uluslararası alandaki konumunu ve gelişen, yükselen grafiğini olumsuz
etkileme eğiliminde.
Detaylara kısaca değinmeye bir sonraki yazımda devam edeceğim....
Hoş Kalın
01 Nisan 2014
@cngzkync