4 Temmuz 2015

Rojava'da Son Durum -2-

Devamen...

YPG/J’nin IŞİD’in Suriye’de ilan ettiği başkent Rakka’ya yönelmesi ile ilgili kişisel kanaatimi ve sorularımı bir önceki yazıda belirtmişken,

Gelin biraz da IŞİD’in savaş stratejisine, nasıl ilerlediğine ve yayıldığına bazı kaynaklardan faydalanarak bakmaya ve anlamaya çalışalım...

Sonrasında IŞİD’in son Kobane saldırısının hangi amaçla yapılmış olabileceğini anlamamızın da kolaylaşacağını düşünüyorum.

IŞİD’in Savaş Tekniği...

Bu ara başlığa toplamda IŞİD’in genleşme veya savaş stratejisi de diyebiliriz...

IŞİD’in kendi yayın organlarından olan Dabık’ın Kasım 2014 sayısında örgütün stratejisi ‘’kalma’’ ve ‘’genişleme’’ olarak belirtilmiş...

Bunu şöyle yapıyorlar ;

Öncelikle kent merkezlerine yakın küçük köylere, bomba yüklü araçlarla genellikle iki ayrı noktadan saldırı düzenlenilerek giriş harekatı veya bir başka tanımla kapı açma operasyonu yapılıyor,

Bombalı araçların çoğunun IŞİD saldırısından kaçan IRAK ordusundan ele geçirilen ABD yapımı Humvee denilen araçlardan oluşması ise ayrı bir trajik gerçeklik...

Bombalı araç saldırısı sonrasında, bu küçük ve nispeten savunmasız köylere üzerlerinde intihar bombacısı yeleği olan öncü savaşçılar giriyorlar,

Bu öncülerin hemen arkasından da hafif silahlarla donatılmış savaşçılar, çoğu artık sembolleşmiş Toyota marka Pick Up tipi araçlar eşliğinde yerleşim birimine girerek istilayı gerçekleştiriyorlar.

Bir kent birimine, yani köylerden daha büyük yerleşim merkezlerine bir saldırı yapılacaksa, çevre köylere yapılan direk operasyondan farlı olarak, öncelikle bir içeri ‘’sızma’’ harekatı gerçekleştiriliyor.

Böylelikle çevre yerleşim birimlerine yapılan işgaller bu sızma harekatı ile birleştirilerek büyük hedefe ulaşılıyor.

Kısa adı ISW olan, Savaş Çalışmaları Enstitüsü buna Kemer Stratejisi adını veriyor...

Bu stratejiye göre, önce geniş şehir merkezlerini çevreleyen kasaba ve köyler alınıyor, yollar kapatılıyor ve bir kuşatma kemeri yaratılıyor.

Sonra kemer daraltılıyor ve hedefteki yerleşim birimi ele geçiriliyor.

IŞİD’in, başkent ilan ettiği Suriye kenti Rakka ve Irak'ın ikinci büyük kenti Musul da, bu savaş stratejisini hayata geçirerek başarı sağladığını,

Ele geçirdiği yerlerde kalmayı sürdürürek diğer bölgelere doğru etki alanını hızla ve rahatça genişlettiğini görebiliriz.

Yukarıda da bahsettiğim gibi, zaten bu eylem biçimi yani ‘’kalma’’ ve ‘’genişleme’’ örgüte yakın yayın organı Dabık’ın Kasım 2014 sayısında örgütün savaş stratejisi olarak belirtilmiş...

Geçtiğimiz Mayıs ayında Irak’ın Anbar Eyaleti'nin önemli bir yerleşim birimi olan Ramadi kentini ve yine stratejik ve tariihi bir kasaba olan Palmira'yı da bu yöntemle ele geçirip bölgeye yerleştiğini de söyleyebiliriz.

Washington merkezli düşünce kuruluşu Savaş Çalışmaları Enstitüsü'ne (ISW) göre IŞİD’in nihai amacı küresel hakimiyet olarak görülmekte.

ISW’e göre IŞİD, dünyayı üç ayrı coğrafik halkaya ayırmış durumda.

Buna göre iç halka Irak ve Suriye, bunun hemen dışındaki halka Ortadoğu ve Kuzey Afrika, en dış halka ise ABD, Asya ve Avrupa’yı kapsıyor....

ISW’e göre her bir halkada, geleneksel savaş, gerilla savaşı ve terör saldırıları olmak üzere farklı askeri stratejiler kullanılıyor.

En iç halka olan Suriye ve Irak ise bu üç farklı stratejinin tamamının birden kullanıldığı en kaotik ve kanlı bölgeyi oluşturuyor.

IŞİD’in stratejisini böylece kısaca özetledikten sonra IŞİD’in Kobane saldırısını değerlendirmek sanırım şimdi daha kolay olacaktır...

O halde şimdi sorumuzu soralım ve cevap arayalım...

IŞİD Kobane’ye Neden Saldırdı...

IŞİD’in genel stratejisine yukarıdaki satırlarda çeşitli kaynaklardan faydalanarak baktıktan sonra, IŞİD’in son kanlı Kobane saldırısının herzamanki sadırılarından farklı bir amaç taşıdığını söyleyebilirim.

Bunun en açık delilleri olarak ise size,

IŞİD’in Kobane saldırısının silahlı birimlere yönelik değil silahsız sivillere yönelik bir saldırı olmasını,

Sadece 60 kişilik küçük bir güç ile bir tür vur kaç eylemi olmasını,

Saldırıyı yapan grubun arkasında bir destek gücü bulunmamasını gösterebilir ve dolayısıyla saldırı amacın esasen Kobane’yi almak olmadığını söyleyebilirim.

Asıl amacın ne olduğuna dair birkaç farklı neden belirtmek mümkün olmakla birlikte ben IŞİD’in Kobane saldırısının arkasındaki en önemli nedenin,

IŞİD’in Kobane, Şengal, Ayn El İsa ve son olarak da stratejik bir nokta olan Tel Abyad yenilgisi ile kaybetmekte olduğuprestiji’ geri kazanma çabası olduğunu,

Sürekli şekilde prestij ve itibar kazanan YPG/J güçlerinin bu başarılı grafiğinin tersine döndürülme çabası olduğunu düşünüyorum.

IŞİD’in Kobane saldırısı bir diğer ifadeyle ‘’biz varız bitmedik’’ deme çabası ve elbette son yenilgilerine karşılık bir ‘’intikam’’ saldırısı olduğunu da söyleyebiliriz

Tel Abyad yenilgisinin hemen ardından gelen IŞİD’in Kobane saldırısının YPG/J’nin Rakka’ya ilerleyişini durdurmak olabileceği fikrine ise katılmıyorum,

Zira ben Rakka’yı şu aşamada YPG/J güçleri için riskli ve gereksiz bir çatışma alanı olarak görüyorum.

Kobane ve Cizire kantonları arasındaki stratejik noktaları yeniden ele geçirerek Türkiye-Suriye sınırının toplam uzunluğunun yarıya yakınının denetimini eline alan YPG/J’nin,

Rojava bölgesine konsantre olması ve muharebe alanını daha fazla genişletmemesini, Rojava’nın IŞİD tehlikesine karşı korunmasında daha önemli ve doğru buluyorum.

Rakka’dan ziyade, Rakka-Kobane-Cerablus arasinda yer alan ve stratejik bir bolge olan Sirîn beldesine doğru yapılan yeni ve güncel hamlenin, Rojava’nın IŞİD’e karşı korunmasında daha yerinde bir hamle olduğu kanaatini taşıyorum.

YPG/J güçleri Sirin beldesini de özgürleştirebilirse, Cerablus’un Türkiye ve Rojava ilişkilerinin onarılmasında yeni ve iyi bir fırsat doğurabileceği kanaatini taşıyorum.

Hoş Kalın