Dağlıkta vurulduk biz
Sarp kayalardan yuvarlandık karakışta karanlıkta
Derin uçurumlara düştük zifir bir gecede
Ulu bir Derede açtık gözümüzü bir sabah
Kendi kendimizi vurduk ...
Biz Bizi vurduk...
Kirpikler ok idi ,
Lakin hançer oldu yüreklere
Kendi elimizle sapladık kendimize.....
Yara da bizdendi, sapladığımız hançer de
O dere sürüklüyor şimdi bizi
Ya mechul bir ovaya cehennem gibi
Ya da bir gül bahçesine belki cennet gibi
Dere serin, derin ve hoyrat akıyor şimdi
Varır elbet her hoyrat dere sakin denizlere
Elbet vurur bizi sessiz sakin bir kumsala
Ancak sürüklenmek zordur hoyrat derede
Kim bilir...
Belki bu dere ilaç olur derman olur yaraya
Bilinir ki serin sular tertemiz eder bedenleri zihinleri
Alır götürür tüm kirleri
Kim bilir..
İhtimaldedir belki tertemiz varmak o sessiz sakin denizlere
Ve koyun koyuna vurmak sahile
Yek vücüt yek yürek yek yarın yeminiyle.
Senle benle biz gibi Türkiye gibi
Kim bilir..
Bir başka yara daha alınır Ulu Dere yatağında
Ve belki varamadan o sessiz sakin kumsala ölürüz yine...
Ve öyle varırız denizlere ;
Yanyana, sırtüstü ya da yüzükoyun
Kimbilir..
Belki elele son nefeste,
Belki yine de biz
Ve ama sensiz ve bensiz ...
Ve fakat.... Cansız !
Yukarıdaki
satırlar oldukça eski bir, şiirimsi yazıma aittir...Asker, vatandaş ve
dün itibariyle henüz sebep ve koşulları tam netlik kazanmayan bir
operasyon sebebiyle öldürülen Uludereli vatandaşlarımıza ithaf ediyorum.
31 Aralık 2011
Twitter : @cngzkync