Ak Parti’nin Diyarbakır İl Başkanı Avukat Halil Advan, geçtiğimiz günlerde bir tespitte bulunmuş ve bu tespitini kamuoyu ile paylaşmıştı.
Advan, açlık grevleri ile ilgili olarak bir süre
önce Diyarbakır AK Parti il binasında İHD, Mazlum Der ve Diyarbakır
Barosu ile ortak toplantı düzenleyerek bir rapor hazırlamış ve Ak Parti
Genel Merkezine göndermişti. Advan raporunda açlık grevlerinin sona
ermesinde Öcalan’ın katkısı olduğunu ifade etmişti.
Advan, istifasının istenmesine yol açan, belki de
Başbakan tarafından bardağı taşıran son damla olarak değerlendirilmesine
neden olan ve bir gazeteye verdiği son tespitinde ise şunu demişti : ‘’Dindar Kürtler BDP’ye oy veriyor”...
Art arda gelen bu açıklama ve tespitler sonrasında
ise, Ak Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ankara’da
parti genel merkezinde yaptığı il başkanları toplantısında "Benim böyle bir il başkanım olamaz" diyerek kendisini eleştirmişti.
Bu eleştiriyi takiben Ak Parti Diyarbakır İl
Başkanı Avukat Halil Advan’ın istifası istendi ve bu talep üzerine de
Advan istifasını parti yönetimine verdi ve istifasını açıkladı. Advan’ın
ardından Diyarbakır İl Kadın Kolları Başkanının da partideki görevinden
istifa ettiği söylendi.
Parti İçi Demokrasi...
Aslına bakarsanız bu ve bunun gibi durumların,
mevcut Siyasi Partiler ve Seçim Yasası yürürlükte olduğu müddetçe bundan
sonra da siyasi partiler içerisinde sıklıkla yaşanacağını söylemek hiç
de kehanet olmayacaktır.
Advan’ın açıklama ve son sözlerinin istifa ile
sonuçlanmasının ardından, parti içi demokrasilerin ve tabiki Siyasi
Partiler ve Seçim Yasası’nın yeniden sorgulanmasının yerinde olacağını
düşünüyorum.
Seçim meydanlarında iktidar dahil hemen hemen tüm
partilerin bu yasayı değiştirmeyi taahhüt ederek bizlerden oy talep
ettiğini de, tıpkı Yeni Anayasa yapacağım
diyerek oy talep ettikleri üzere, ne yazıkki hepimizce malum çabuk
unutan bir millet olarak belki de yeniden hatırlamamızda fayda var.
Bir musibetten daha bir fayda çıkarmak gerekirse, bu son parti içi hadiseden iktidar ve diğer partilerin bir ders çıkarması ve Siyasi Partiler ve Seçim Yasası
nı yeniden düzenleme konusunda girişimlerde bulunmalarında demokrasi ve
dolayısıyla da toplum yararına fayda olacağını düşünüyorum.
Parti liderlerinin iki dudakları arasından çıkacak kelamlarla var olabilen yada olamayan bir siyasetçi olmak kimbilir ne kadar da zor ve onur kırıcıdır.
Mevcut yasaların devam etmesi durumunda, parti liderinin siyasi fikrine aykırı fikir beyan etmenin karşılığının partiden ‘’şutlanmak’’ yada ‘’istifaya zorlanmak’’ olacağı aşikar.
Mevcut yasaların devam etmesi durumunda, TBMM de
bundan sonra da iradesi elinden alınmış, parti liderine biat etmek
durumunda olan, adeta salla başını al maaşını, siyasi ikbali liderinin
iki dudağı arasından çıkacak sözlere bağlı ve bu durumlar nedeniyle de
adeta ‘’ezik’’ vekillerin çoğunlukta olacağı da aşikar.
Bugüne kadar bu yasaların değiştirilmesi ile ilgili
çeşitli kuruluş ve ehliyetli kişiler tarafından bir çok çalışma yapıldı
ve hali hazırda yeterince taslak da mevcut.
Hali hazırda TBMM de vekillik yapan muhterem ve muhtereme milletvekillerimiz bu yasanın liderlerinden gelecek ‘’talimatla’’ değişeceğini düşünüyorlarsa daha çok beklerler...
Belki de hallerinden memnunlar...
Hoş Kalın...
06 Aralık 2012
Twitter : @cngzkync