9 Haziran 2013

Canvas Kumaş Mı Terzi Mi?


Gezi Parkında çevreye duyarlı, daha önce de belirttiğim gibi kısmen haklı gerekçelere dayanarak başlayan masum eylemler bugünlerde farklı boyutlara ulaştı. Gezi Parkı’nın masum eylemcisi bile bu boyutlara gelecek bir eylemsellik içinde olduğunu ne biliyor ne kestirebiliyordu. Aynı şekilde yönetenler de bu eylemi başlangıçta hiç önemsememiş ve bugün bunların yaşanacağını hesap edememişti kuşkusuz.

Gelinen olayları, başta sosyologlarımız analiz etmeye devam ede dursun, ki bunu oldukça önemsiyorum ve mutlaka incelenmelidir, gelin hep birlikte, elimizden geldiğince tarafsız ve aynı gemide olduğumuzun bilinciyle, aklımızın erdiği kadar, bugünlerde #occupygezi #direngezi vs gibi etiketlerle sosyal medyada yer alan olayları, hemen yanı başımızda cereyan etmiş ve halen yer yer devam etmekte olan ‘’Arap Baharları’’ ve diğer benzeş halk hareketleri ile birlikte inceleyelim.

Libya-Tunus-Mısır-Suriye...

Bu ülkelerde kimilerince ‘’devrim’’ kimilerince de BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) kapsamında ‘’düğmeye basılmak’’ suretiyle peş peşe ve benzer usullerde bir dizi halk hareketi, bana kalırsa da birer ‘’darbeye devşirilmi devrim’’ olarak tanımlayabileceğim gelişmeler söz konusu olmuştu.


Elbette tüm bu ülkelerde yaşanmış ve halen yaşanmakta olan halk hareketlerinin içinde, tıpkı bizim Gezi Parkı nın masum olarak tanımladığım protestocuları gibi, kendi ülke koşullarına göre gördükleri baskı ve yetersiz demokrasi karşısında bir ‘’devrim’’ yapmakta olduklarını düşünenler de vardı. Bu halk hareetlerini kim ne olarak adlandırırsa adlandırsın,hemen hepsinin protesto şekli ve eylemsellik biçimleri arasındaki benzerlikler ise dikkat çekici.

Sloganlardan, sembollere ve eylem biçimlerine varıncaya kadar görülen bu benzerliklere, Gezi Parkı eylemlerinde de rastlamış olmayı ise, üzerinde çok önemle durulması gereken bir konu olarak görüyorum. Bazı ülkelerde yaşanan halk hareketlerinde kullanılan sembolleri Gezi Parkı eylemlerinde kullanılan sembollerle birlikte yazının altındaki foto galeride görebilirsiniz.

Hatırlayınız özellikle sosyal medyada kullanılan bu semboller yukarıda adını zikrettiğim ülkelerde daha sonraları meydanlara dökülen halk tarafından duvarlara ve pankartlara da yansımıştı.

Neden Occupy...

Avrupa Birliginin ve IMF nin baskilariyla, İspanya Devleti’nin kemer sıkma politikalarına gitmesi sonucu oluşan dar boğaza isyan eden İspanyollar, Madrid de bulunan Plaza Del Sol meydaninda önce gosteri yapmaya, sonra da burada tıpkı bizim Gezi Park takşne benzer şekilde geceleri konaklamaya başladılar. Bu meydan işgali dünya genelindeki tüm diğer ‘’occupy’’ eylem biçimlerinin de çıkış noktası oldu. Gezi Park eylemlerinde kullanılan #occupygezi etiketi ve tanımı da içerik, haklılık haksızlık vs gibi diğer detaylar açısından olmasa da etiket ve tanımlama noktasında, buradan öykünüyor olsa gerek.

Nedir Bu Otpor ve Canvas....

Bazı kaynaklarda, Yugoslavya'ya son ve büyük darbeyi vuranın, hatta Yugoslavya ismini tarihten silen derneğin, başkanlığını Voyvodina Sosyal Demokrat Ligi adlı ayrılıkçı örgütün üyesi olan Branimir Nikoliç'in yaptığı Otpor olduğu iddia edilir.

Otpor’un zamanla Açık Toplum Enstitüsü'nün Balkanlar kolu olduğunu açıkladığı, Otpor’un arkasında Amerikan Devleti’nin yer aldığı ve Belgrad’ta da bunu bir Sırbistan Büyükelçisinin yönlendirdiği yine iddialar arasında yer alıyor.
Birleşik Devletler Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) fonların dağıtımını ticari yüklenicilerle ve STK olarak bilinen NED, NDI ve IRI aracılığıyla gerçekleştirmekte olduğu da iddialar arasında.

Hatta bu STK lardan IRI adıyla bilinenin, yirmi civarı Otpor önderine, Budapeşte Hilton Otel’inde düzenlenen şiddetsiz direniş seminerine katılım için para ödediği ve bu seminerde bazı Sırp öğrencilerin, grev örgütlemek, simgelerle iletişim kurmak, korkunun üstesinden gelmek, diktatöryel bir rejimi devirmek konularında eğitim aldıkları da iddalar arasında yer alıyor.

Bu eğitimcilerin başındaki kişinin, Otpor göstericilerini eğiten ve 70.000 kopya şiddetsiz direniş kılavuzu dağıtan Amerikan Ordusu emeklisi bir Savunma İstihbarat ajanı olduğu yine iddialar arasında yer alıyor. Amerikan yönetiminin, daha sonra Otpor'u uluslararası faaliyetler yürütmek ve sivil itaatsizlikler yaratmak için kullanmaya karar verdiği en ciddi iddialar arasında yer almakta.

Bunun için Türkçesi "Direniş" anlamına gelen Otpor’un, merkezi Belgrad'ta olan ve yine Türkçesi "Şiddetsiz Direniş Stratejileri Merkezi" olan "Center for Applied Non-Violent Action and Strategies"e yani CANVAS'a dönüştürüldüğü söylenir.

CANVAS’ın merkezinin Sırbistan’da olduğu söyleniyor. Daha çok Üniversitelerde kürsü halinde çalıştıkları. Açık Toplum Fonu’ndan açık destek aldıkları söyleniyor. En büyük destekçilerinden birinin ABD başkanlık yarışında Obama’nın rakibi olan John McCain olduğu bir başka önemli iddia.

Mc.Cain hem Mısır hem Libya olaylarında en faal isim olarak öne çıkmıştı. Mısır'a karşı ilk yaptırım planının altında McCain imzası olduğu ve Mc.Cain’in Libya'ya kadar gidip Bingazi'de muhaliflere destek verdiği de bir diğer önemli iddia.

Bir Eylemcinin Gözlemi...

İnternette konuya dair gezinirken gözüme çarpan şu satırları aynen aktarmak istşiyorum, bakın eylemlere katılan bir gencimiz bir blog sayfasında 02 Haziran 2013 de şu notları düşmüş.

‘’31 Mayıs’ta akşam ve gece süren eylemlerde bulundum. İstiklâl Caddesindeki büyük kalabalıktan önce gerçekleşen eylemde, grubun önünde polisle tartışan bazı kişilerin kafasına taktığı kaskta “#OCCUPYTURKEY” yazması dikkatimi çekti. Tweeterda da en çok kullanılan etiketlerden biri “#occupyturkey”di. Türkiye ve dünya gündemi listesinde ise en üstte #DirenGeziParkı vardı. Facebook’ta ise “Occupy Turkey” adlı sayfa, bu eylemler hakkında en hızlı bilgilerin paylaşıldığı, güncel gelişmelerin aktarıldığı sayfa oldu. Sayfa 1 Haziran saat 3.00 civarında 16 bin üyeye sahipken aynı gün saat 23’te 40 bin üyeye ulaşmış durumda. Büyük olasılıkla da eylemlerin gidişâtı bu sayfadan yönlendirilmeye çalışılacaktır. “Occupy” işgâl etmek anlamına geliyor.’’

 Yukarıdaki satırları paylaşan kardeşimiz kendince diğer eyleme katılan arkadaşlarını uyarmaya çalışıyor.  Endişesi ise birileri tarafından kalkıştıkları eylemlerin yönetiliyor olup olmadığı durumu. Bana kalırsa bloga yazdıklarının benim ‘’endişe’’ diye tanımladığım kısmında bu gencimiz haklı ve çok yerinde bir uyarıda bulunuyor.



Yukarıda bir çoğunuzun internetten ulaşabileceği bazı kaynaklarda yer alan çeşitli iddia ve yorumlara yer verdim. Bu iddiaların ne derece doğru olup olmadığı konusunda net bir bilgiye sahip değilim elbette.

Ancak ülkemizi yönetenlerin ve bugünlerde eylem yapanların bu hususları göz ardı etmemesi ve çok dikkatli olunması gerektiğini düşündüğümden, sizlerle de paylaşmak istedim. Belki de bilmesi gerekenler zaten biliyordur.

Yazımı izninizle yine aynı blogger’ın şu satırları ile bitireyim...

‘’Bu sürecin kimler tarafından yönetildiğini, nereye sürüklenmek istediğini iyi düşünmek gerek.’’

Tekrar Hatırlatmakta Fayda Görüyorum

Aman Dikkat Sevgili Kardeşlerim....

Hepimiz Aynı Gemideyiz...
Hoş Kalın
09 Haziran 2013
@cngzkync