13 Ekim 2013

Demokratikleşme ve Çözüm Süreci

Yaklaşık on aydır silahların sustuğu, çatışmalar nedeniyle ölümlerin olmadığı kalıcı barış adına yürütülen çözüm sürecinde ve daha iyi bir Türkiye için devam eden demokratikleşme çalışmalarında nereye geldik, nereye gidiyoruz...

Birlikte detaylara girmeden kısaca bakalım...

Öncelikle meseleye bakarken çözüm süreci ve demokratikleşme adımlarının her ne kadar iç içe gibi görünse de aslında birbirinden farklı mecralar olduğunu düşünüyorum...

O nedenle de ikisini birbirinden ayırarak değerlendirmeyi doğru buluyorum...

Çözüm Süreci dediğimiz alanın devlet ile örgüt arasındaki bir siyasi ve hukuki bir alan olduğunu, Demokratikleşme dediğimiz ve paketlerle devam eden gelişmelerin ve  adımların ise devlet ile Türkiye halkları arasında bir siyasi ve hukuki alan olduğu kanaatini taşıyorum..

Bu süreç ve alanları tek parça olarak görenler, değerlendirenler de olabilir, birinin diğerinin alanına etkisi her ne kadar sıkça olsa da ben bu iki siyasi alanın tamamen içi içe olduğunu düşünmüyorum...

Bu mecralar  bence ayrı ayrı değerlendirilmesi ve yürütülmesi gereken siyasi alanlar...

Demokratikleşme Süreci...

Bu süreç demokratikleşme paketlerinden oluşan bir süreç...

Dört parti onay şartlı abuk subuk bir uzlaşma anlayılşıyla oluşturulan ve ülkenin iki yılını bilinçli veya bilinçsiz şekilde heba edenyeni anayasa komisyonu çalışmalarından umutlar da kesilmişken, belki de en doğru olan yöntem ‘’paketleşerek’’ demokratikleşmek...

İşte geçtiğimiz günlerde onbir yıllık iktidarın beşinci demokratikleşme paketi açıklandı...

Bazılarımız yetersiz buldu, bazılarımız ben gibi buna da şükür dedi, bazılarımız ise anayasa mahkemesine iptal için başvuracak kadar karşı duruş gösterdi...

En güzeli de toplumun genel çoğunluğunun her yeni paketi yetersiz bulması ve bununla yetinmemesi, daha fazlasına olan açlığı ve bu yöndeki legal, silahsız, sivil duruşu ve talepkarlığı...

Bu zamanla daha fazla özgürleşecek Türkiye’nin de bir nevi garantörü sayılabilecek bir duruş...

Zira demokrasi denilen ‘’lanet’’ uçsuz bucaksız başı sonu belirsiz bir siyasal sistem...

Lanet dediğime bakmayın, iyi ki de öyle...

Daha iyisi icad olunana kadar da en sevdiğimiz bişey bu demokrasi...

Türkiye koşullarında daha fazla demokrasi ise gerçekten sağlam sabır gerektiren bir durum...

Öyle ise daha fazlası için şiddete başvurmaksızın sabretmeye hep birlikte devam...

Çözüm Süreci...

Açıkça ifade etmek gerekirse bu süreçte işler biraz sıkıntılı...

Nasıl olmasın ki...

Bir yandan pusuda bekleyen içleri nefret dolu kan uykucuları...
Bir yandan salt siyasi rant uğruna çözüme yürüyenleri engellemeye çalışan kıt siyasetçiler...
Bir yandan silahından tut, ilacına, uyuşturucusuna bilumum illegaliteden beslenen bir kısım sermaye...

Belki saymaya kalksak onlarca yüzlerce çözüm ve barış karşıtı dinamiğe rağmen ayakta kalmaya çalışan bir süreç...

Yetmezmiş gibi çözüm adına yola çıkmış taraflardan gelen abuk subuk söylemler ve seçime endeksli çıkışlar...

Adının ve başlatılmasının bile yaklaşık on aydır ölümlere hamdolsun engel olduğu diken üstünde bir süreç...

Tek kazanımı şu anda silahların susması olan ve daha çok yol alınması gereken bir süreç...

Özetle...

Türkiye halkları olarak sabırla sürdürmek, geliştirmek, olgunlaştırmak, ilerletmek, büyütmek durumunda olduğumuz iki bebeğimiz var...

Bu ikiz bebeklere iyi sahip çıkmalıyız...

Zira, Allah vermesin evlat acısı tarifsiz zordur...

On ay öncesine kadar hemen her gün ağlattığımız analarımız maalesef çok iyi bilirler o acıyı...

Bu vesile ile...

On yıllarca süren ve engel olamadığımız, dolayısıyla her birimizin az ya da çok sorumlu olduğumuza inandığım ‘’kardeş savaşı’’ nedeniyle, bir şekilde sebep ortağı olarak ağlattığımız tüm anaların ellerinden öpüyor, bayramlarını kutluyor ve  kendi payıma tüm analarımızdan af diliyorum...

İyi bayramlar dilerim...

Hoş Kalın
13 Ekim 2013

@cngzkync