25 Ekim 2013

BDP OUT - HDP IN

Yerel seçimlere çok az bir zaman kala BDP den yeni bir oluşum geldi...

Aslında yeni oluşum demek pek doğru olmaz çünkü bir süredir zaten resmi olarak vardı, ancak BDP nin HDP ye doğru evrilişinin startı yeni verildi diyebiliriz...

Geçtiğimiz günlerde üç BDP ’li milletvekilinin partisinden istifa etmesi ve buna ilavaten bir bağımsız milletvekilinin de yine HDP ’ye geçme kararı almasıyla birlikte bu evriliş fiilen başlamış oldu...

HDP ’ye geçmesi kesinleşen dört milletvekili Ertuğrul Kürkçü, S.Süreyya Önder, Sebahat Tuncel ve Levent Tüzel, bu dört isimle birlikte HDP de mecliste temsil eden siyasi partiler arasında beşinci parti olarak yerini alacak...

HDP nin kuruluşunda yer alan yetmiş dört kişi arasında işçiler, sanatçılar, memurlar, sendikacılar, emekliler, esnaflar, Profesör ve Doktor ünvanlı akademisyenler ile birlikte bir çok avukat ve  mühendisler de başka meslek gruplarından kişilerle birlikte partide yer alıyor.

Dört milletvekili önümüzdeki günlerde yapılacak HDP kongresi sonrası TBMM ye bu partiye geçişlerini resmen bildirecekler.

HDP (Halkların Demokrasi Partisi) 10-11 Kasım 2012 tarihinde, HDK (Halkların Demokratik Kongresi) adlı oluşumun resmen ilan ettiği bir siyasi parti. Yani hemen hemen bir yıldır bir siyasi parti olarak resmen vardı.

Aralarında Mehmet Bekaroğlu’nun da yer aldığı bazı eski milletvekillerinin de yeni oluşumda yer alabileceği, CHP ’li vekiller ile görüşmelerin de devam ettiği de siyasi kulislerde sıkça söyleniyor.

Sol görüşlü Kürt siyasi hareketinin yerel seçimlere doğu illerinde BDP ile, diğer bölgelerde ise HDP ile gireceği yapılan hararetli toplantı ve tartışmalardan sonra artık iyice netleşti.

Bir diğer netleşen durum ise, Kürt sol siyasi hareketlerinin şu andaki en güçlü temsilcisi olan BDP nin, yerel seçimlere BDP ve HDP olarak iki farklı parti ile girecekken, genel seçimlere sadece HDP adıyla girecek olması.

Tüm bu gelişmeler aslında yazımın başlığını atmama da neden olan gelişmeler...

Hazır bu gelişmeleri sizlere aktarmaya çalışırken unutmadan BDP nin OUT,  HDP nin ise IN olmasını, yani BDP nin HDP ye evrilişinin Türkiye siyasi yelpazesine  ve siyasetine olumlu bir katkı sunmasını da bir ülke vatandaşı olarak elbette gönülden dilerim...

Benim şu anki bu yukarıda bahsettiğim gelişmelere bakarak yapabileceğim yorumlar arasında  ilk aklıma gelen, tüm bu evrilmelerin BDP nin uzun zamandır dile getirdiği ancak bir türlü başaramadığı Türkiye partisi olma yolundaki istek ve çabalarının somut bir yansıması olduğudur.

Zira BDP ‘nin, yeni partisi HDP ile Türkiye partisi olmaya çalışması ve kanaatime göre bunu hedefliyor olması,  ülke siyaseti açısından bence umut verici ve Türkiye için olması gereken, önemli bulunması ve önemsenmesi gereken bir gelişmedir..

Türkiye nin sol siyasetinde ciddi sorunlar bulunmaktadır ve ülke demokrasisi sol siyaset eksikliğinden dolayı çolak durumdadır.

Bunun en belirgin örneği de ülke siyasetindeki yapıcı, yardımcı ve gerektiğinde de halkın teveccühüne alternatif olabilecek bir muhalefetin, genel siyaset alanında ne yazık ki gözlemlenemiyor olmasıdır.

Benim görebildiğim kadarıyla HDP bir yandan da özetle bu anlamdaki boşluğa talip olduğunu ifade etmeye çalışmakta ve toplumda BDP ile PKK ilişkisi üzerinden oluşmuş kötü algının da telafisine çalışmaktadır.

Tüm bu gelişmeler yaşanırken BDP içinden Altan Tan’dan gelen bir takım eleştiriler de söz konusu...

Ancak sol tandanslı olan ve sol siyaset yapan BDP den, HDP gibi merkez sola yönelik yeni bir oluşum çıkması bana kalırsa son derece doğaldır. Zaten BDP den merkez sağa yönelik bir oluşum zaten çıkamazdı.
Altan Tan’ın eleştirilerinin kamuoyuna medya üzerinden ‘’BDP de Altan Tan çatlağı’’ olarak yansıtılmasını ise açıkçası abartılı ve sorunlu buluyorum.

Daha açık ifade etmem gerekirse gözlemleyebildiğim kadarıyla Altan Tan elbette benim de BDP de önemsediğim etkili bir isim olmakla birlikte, partisinin genel politikalarına itirazla BDP de ‘’çatlak’’ oluşturabilecek bir isim değildir.

Bence tam tersine Altan Tan’ın BDP’siz kalması gibi bir durumun siyaseten kendisinde derin bir ''çatlak'' oluşturması ihtimali vardır.

Kürt solunda yaşanan tüm bu gelişmelere paralel olarak elbette Kürtlerin siyasi tercihlerinin de tıpkı Türklerde olduğu gibi sadece sol siyasi görüşten ibaret olmadığının altını çizmek isterim..

Genel bir tanımla sağ görüşe sahip diyebileceğimiz Kürtlerin büyük çoğunluğunun, alternatifsizlik veya başka nedenlerle son on yılda siyaseten Ak  Parti saflarında yer almayı tercih ettiği görülmektedir.

Türkiye’nin merkez solda yeni bir yapılanmaya ve sosyal demokrat düzgün bir partiye ihtiyacı olduğu durumu çok nettir...

Elbette Türkiye'nin merkez sağında da yeni bir demokrat yapılanmaya bir süre sonra ihtiyaç olacaktır, ancak bunun aciliyeti merkez soldaki kadar değildir...

Kürt sağı olarak tanımlayabileceğimiz kitleye dair de birkaç kelam etmek gerekirse, örneğin merkez sağda demokrat çizgide, iyi kadroları olan, Türkiye partisi olabilecek türden ve Kürtler tarafından kurulabilecek yeni bir parti ihtimaldir ki Ak Parti ye verilmiş Kürt oylarının bir kısmını geri alabilir.

Tüm bu yeni oluşumlar elbette demokrasimiz adına zenginliktir ve toplumun temsiliyet noktasındaki açıklarını belki iktidar ve muktedir olmayı direk sağlayamasa da biraz daha kapatacaktır.

Ben her halükarda Türkiye'li herhangi bir ırkın, mezhebin veyabaşka bir aidiyetin tek başına hakim ve baskın olduğu bir siyasi yapıyı, Türkiye gibi bir ülkenin ihtiyacı olan bir yapı olarak görmüyorum.

Bugünkü siyasi aklım bana Türkiye’nin merkezlerde yer alabilecek homojen ve bir çok kesimi temsil kabiliyeti yüksek olan siyasi yapılarla yönetilmesinin doğru olduğunu söylüyor.

Hoş Kalın
25 Ekim 2013

@cngzkync