6 Ekim 2013

Andımız, Milletvekili Yemini ve Diğerleri


Geçtiğimiz günlerde ilkokullarda her sabah neredeyse bir asırdır bizlere mecbur tutularak okutulan, dikte edilen sözde ‘’andımız’’ ın ilkokullarda okunma mecburiyeti kaldırıldı.

Sözde andımız diyorum çünkü and içeriğinden de anlaşılacağı gibi, bu and –mız ekini hak edecek bir içerikte değil tam tersine bir tek Türk etnik kimliğini vurgulayan bir metindi.

Kısaca söylemek gerekirse Türkiyeli Çerkes bir genç artık her sabah ‘’Türküm doğruyum çalışkanım’’ demek zorunda kalmayacak..

Aynı şey bir Laz genci ve Kürt genci ve diğerleri için de geçerli olacak...

Andın detaylarını  hepiniz ezbere biliyorsunuz zaten burada tekrarlamaya gerek yok...

Dedim ya neredeyse bir asırdır beyinlerimize kazınmaya çalışılmıştı zaten, yani hatrlamak isterseniz zaten kolayca hatırlarsınız iser istemez...

Biliyorum birileri hemen çıkı, kardeşim oradaki Türk ifadesi Kürt, Laz, Çerkes ve diğer tüm etnik kimlikleri kapsayan üst kimliktir sözde savunmasını dile getirecektir.

Yok kardeşim, yok öyle bir şey...

Kimliğin aidiyetin altı üstü olmaz...

Hangi kimlik neye göre alttır üsttür ?

Kimin hangi hakla bunlardan birini diğerine üstün kılmak alt veya üst diye tanımlamak hakkı vardır ?

İlla da bir üst kimlik arayıp bulacaksanız bu Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığıdır...

Ötesi berisi yok...

Laz Lazdır...
Çerkes Çerkesdir...
Kürt de Kürt...

Tabi bunlardan bahsetmişken, bir de hala dillerden sökülüp atılamayan bir ‘’kökenli’’ ifadesi var...

Laz kökenli, Çerkes kökenli, Kürt kökenli...

Mesela ne hikmetse ben pek rastlamadım Türk kökenli ifadesine, böyle ifade edene, siz rastladınız mı bilmiyorum...

Genelde Türkler hariç diğer Türkiyeli halklar nedense hep bir kökenli ifadesi ile anılır...

Ne münasebet...
Ne kökenlisi mökenlisi...
Kökenli mökenli yok...
Kim neyse odur...
Lazsa Lazdır
Çerkesse Çerkes...
Kürtse Kürt..
Türkse Türktür...

Hazır söz konusu andın okunma mecburiyetinin kaldırılmasından bahsederken, geçen gün ergenekon davasından yargılanan bir milletvekilinin eksik kalan yemin ritüeli de geldi aklıma...

Andımızdan çok da bir farkı yok..

Yine etnik vurgular hakim..

Üstelik tamamen göreceli olan namus, şeref gibi kavramlar üzerinden hazırlanmış bir metin ile yapılan yeminin ne manası olabilir ki..

Neye yarıyor, ne anlam ifade ediyor, kişileri ne derece bağlıyor, her biri ayrı bir soru...

Her vekilin kendi inancına göre ve kendi rızasıyla (isterse) kendi kutsal kitabına el basarak bir yemin etmesi söz konusu olsa, belki bir derece daha anlamlı olacağı kanısındayım..

Benim gönlümden geçen bu ritüelin tamamen kaldırılması...

Zaten bir milletvekilinin görev yetki ve sorumlulukları yasalarla belirlenmişse böyle bir yemine gerek var mı ki ?

Osmanlı’da ilk yemin töreni 1877 yılında, Mebusan Meclisi’nin açılışında yapılmış ve vekiller, “Zat-ı Hazret-i Padişahîye ve vatanıma sadakat ve kanun-i esasi ahkâmına ve uhdeme tevdi olunan vazifeye riayetle hilafından mücanebet eyleyeceğime kasem ederim” diyerek yemin etmişler.

1921 Anayasası’nda yemin metni yer almazken, 1924 Anayasası’nda vekillerin ‘‘Namusum üzerine söz veririm ki: Vatanın ve milletin mutluluğuna, esenliğine, milletin kayıtsız şartsız egemenliğine aykırı bir amaç gütmeyeceğim ve Cumhuriyet esaslarına bağlılıktan ayrılmayacağım’’ şeklinde  yemin etmelerine karar verilmiş.

1961 Anayasası’nda, “Devletin bağımsızlığını, vatanın ve milletin bütünlüğünü koruyacağıma; milletin kayıtsız şartsız egemenliğine, demokratik ve laik cumhuriyet ilkelerine bağlı kalacağıma ve halkın mutluluğu için çalışacağıma namusum üzerine söz veririm” halini alan ve her yapılan yeni anayasayla birlikte daha da uzayan yemin metni 1982 de 12 Eylül darbe Anayasası ile bugünkü şeklini almış.

1982 Anayasasının ‘’Andiçme’’  başlıklı 81. Maddesinde yer alan yemin metninin tamamen kaldırılamıyorsa, hiç değilse ideolojik ve etnik unsurlardan arındırılmış, kısa ve sade bir şekilde hazırlanması sağlanmalı diye düşünüyorum...

Aslında daha bir çok yemin metni var gözden geçirilmesi veya tamamen kaldırılması gereken..

Asker yemini, devlet memurları yemini, anayasa mahkemesi üyeleri yemini gibi yeminler ve bunların ritüelleri de ne yazık ki ideolojik ve etnik unsurlar içeriyor...

Darısı yeni demokratikleşme paketlerinin başına....

Hoş Kalın
06 Ekim 2013
@cngzkync

YEMİNLER:

Asker Yemini : ‘’Barışta ve savaşta, karada, denizde ve havada her zaman ve her yerde milletime ve cumhuriyetime doğruluk ve muhabbetle, hizmet ve kanunlara ve nizamlara ve amirlerime itaat edeceğime ve askerliğin namusunu Türk Sancağının şanını canımdan aziz bilip icabında vatan, cumhuriyet ve vazife uğrunda seve seve hayatımı feda eyliyeceğime namusum üzerine andiçerim.’’

Devlet Memurları Yemini: ‘’Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, Atatürk İnkılap ve İlkelerine, Anayasada ifadesi bulunan Türk Milliyetçiliğine sadakatla bağlı kalacağıma...; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup bunları geliştirmek için çalışacağım... namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.’’

Anayasa Mahkemesi Üyesi Yemini: “Türk milleti tarafından demokrasiye âşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi olunan Türkiye Cumhuriyeti Anayasasını koruyacağıma... namusum ve şerefim üzerine andiçerim.”