“Açılan
yere öğrenci bulamazsak tarih önünde vebalini ödeyemeyiz. Kur’an-ı
Kerim’in okunmasının yasak olduğu günlerden geçtik. Şu anda imam
hatipliler olarak veya müttefikleri, sevdalıları olarak buradayız. Şu
anda bir şans geçti elimize. Biz bütün okulları, elbette bu okulların kaydında kuydunda sayıyı artıracağız. Ama bütün okulları imam hatip okulu yapma şansını elde etmiş durumdayız.’’
Eh ne diyelim ‘’hayırlı olsun’’....
Bir
yandan bu mal bulmuş mağribi tarzı açıklamalar, diğer bir yandan
neredeyse her sene yeni bir öğrenci seçme ve yerleştirme sistemi
değişikliği....
Öğrencileri bildik bileli ne yazık ki "sistem kobayı" olmuş bir ülkenin gençlerine mi emanet ettik yarınlarımızı ?
Bir
türlü stabilize edilemeyen ve nasıl olacağı on yıllardır net bir
şekilde karar verilip yapilandirilamayan eğitim sistemleriyle sözüm ona
hedeflendiği üzere, eğitimli ve bilgili bir toplum olunabilir mi ?
Sadece eğitim meselesinde mi ?
Elbette hayır...
Dış politikadan tutun, terör ve ayrıca Kürt Sorunu
nun çözümüne kadar ülkenin geleceğini ilgilendiren bir çok önemli konu
ve soruna dair, hangi startejimiz uzun vadeli plan ve hedefler içeriyor
ki ?
Hadi uzun vadeyi geçtik hiç değilse orta vade stratejilerimiz olsa yine razıyız...
Ya da gerçekte ülke olarak iktidarlardan bağımsız herhangi bir startejimiz gerçekten var mı ?
Vekil beyin sözlerinden de anlaşılacağı üzere, mesele bir ‘’şans’’ yakalama ya da kaybedilmiş bazı şeyleri iktidarı ele geçirince, fazlasıyla yeniden elde etmek ise, bunun adı apaçık ‘’rövanş’’ değil midir ?
Rövanşist yaklaşım ve politika belirlemeler, sadece bu söz konusu edilen okullar konusunda mı ?...
Değil elbet...
ETÖ davasından tutun da 28 Şubat Davasına, 12 Eylül davasına ve diğer devam eden davaların seyrine bir bakın...
O konularda da durum hemen hemen aynı...
Aynı duygu ile hareket edilmiş ve bu davaya konu
hadiselerin ülke halkları tarafından yeniden yaşanılmaması için herhangi
bir yapısal düzenlemenin pek de yapılamamış yada yapılmamış olacağını
göreceksiniz...
Başta mevcut anayasa, sonrasında mevcut askeri ve
sivil eğitim sistemi ile ülke yarınlarında yeni darbe yada darbe
girişimlerinin olamayacağını hanginiz garanti edebilir ?
Evet mevcut iktidara şu konuda hakkını teslim edelim, elbette bu dava süreçleri toplumda ‘’darbe’’ zihniyetinin oldukça kötü bir anti-demokratik fiil ve teşebbüs olduğu bilincinin oluşmasına katkı sağlamıştır.
Evet iktidar, bu tip girişimlerin bir daha
kolaylıkla halk tarafından destek bulamaması yönünde iyi bir psikolojik
başarı sağlamıştır.
Peki bu psikolojik olarak yaratılan belki de dönemsel kazanç, gerekli hukuki ve anayasal altyapılar hazırlanamaz ise, mevcut ‘’rüzgarı’’ bir gün değişir de ülkede farklı ‘’rüzgarlar’’ eserse fazlaca bir işe yarar mı ?
Bir hükmü olur mu ?
Türkiye halklarının takribi olarak yarısı size, yıllardır ülkeyi adeta esir almış, ‘’tektipçi’’ zihniyetin torna tezgahını bozun diye oy vermedi mi ?
Ak Parti bu ‘’tektipçi’’ zihniyeti
değiştirmek için harekete geçip başarılı bir şekilde bazı değişimleri
gerçekleştirdiğinde, aynı halk sandıkta tekraren kendisine destek olmadı
mı ?
Ak Parti’nin kendisine verilen bu halk desteğini ‘’rövanşist’’ uygulama ve ifade biçimleri ile kullanıp, kendisine verilen desteği adeta kendi ‘’tektipçi torna tezgahınızı’’ kurun diye verilmiş sanması, veya ‘’verilmiş gibi’’ yapması seçmenine ve ülkeye apaçık bir ayıp ve gaflet hali değil midir ?
Yakında, sadece beş yaşında olan bebelerimiz iktidarın ‘’dindar nesil’’
yetiştirme iddiası kapsamında düzenlenmiş ve asrın icadı olan,
rövanşist hedefler içerdiğini vekilinin sözlerinden gayet net anlama
şansı bulduğumuz, yeni eğitim sitemi 4+4+4 gereği okullarda eğitime başlayacak...
Başka bir deyişle Dert + Dert + Dert başlıyor...
Tüm ögrenci ve velilere rövanşist AKP444 sendromu ile mücadelede önümüzdeki yeni eğitim yılında başarilar dilerim...
Hakkımızda hayırlısı....
28 Ağustos 2012
Twitter : @cngzkync