24 Nisan 2015

Yüzleşmeden Saramazsın Yaraları

Anadolu, Mezopotamya, Ortadoğu...

Asırlarca, binyıllarca yüzlerce medeniyete, halklara anavatan olmuş topraklar...

Aslında bereketli ve ilahi rahmetten bolca da nasipli, ilahi rahmete de kavuşmuş topraklar..

Keşke sadece bunlarla anabilseydik bu toprakları...

Ne yazık ki öyle değil...

Yüzlerce acıya, kanlı savaşlara, katliamlara, kırımlara ve zulümlere de evsahibi olmuş bu topraklar...

Bu acılardan biri de Osmanlı’nın son dönemlerinde Ermeni vatandaşlarımızın yaşadığı tehcir ve beraberinde meydana gelen insan kırımları...

Ermeni halkı bu acı olayları 100.Yılında dünya genelinde anıyor...

Bir yanda acılarını anarak hafifletmeye çalışan Anadolu’nun kadim bir halkı olan Ermeniler ve onların acılarına ellerinden geldiğince ortak olmaya çalışanlar, diğer yanda bu vesile ile durumdan gerekli vazifeyi bir türlü doğru çıkaramayan Türkiye ve Ermenistan gibi devletler...

Öte yandan, Türkiye ve Ermenistan dışında kalan ve durumdan farklı yaklaşımlarla kendilerine vazife çıkaran, çoğu ateşe körükle giden havada diğer dünya devletleri...

Herkesin çıkardığı vazife birbirinden farklı, kimi kendince haklı kimi tamamen provokatif ve kışkırtıcı...

Aslına bakarsanız ortada bir asırdır süren bir sorun duruyorken, bundan sorunun muhatapları dışında olan tarafların vazife çıkarması da mevcut dünya koşullarında gayet olağan...

Kim ne kadar acı yaşamış, nerede kim kime ne yapmış, nasıl yapmış gibi detaylar zaten uzun yıllardır anlatılan şeyler...

Ben çoğunu bildiğiniz bu detaylara girmeden, bir ülke vatandaşı olarak, öncelikle aynaya bakarak, yani kendi devletime bakarak birşeyler söylemek istiyorum.

İzliyoruz, duyuyoruz, elimizden geldiğince takip de ediyoruz açıklamaları, söylemleri...

Sadece bugünün hükümeti ile alakalı da değil söylemek istediklerim...

Bir devlet aklından, kötü yaptığımız ve bir türlü becemediğimiz şeylerden bahsetmek, dikkat çekmek istiyorum.

Sözüm sana ey Devlet...

Sen, hala meseleyi tehcir edilen insan sayısı, ölü sayısı, yumruk sayısı şu bu üzerinden tartışıyor ve tartıştırıyorsan emin ol ki herhangi bir sonuca asla ulaşamazsın.

Şunu kabul et ki, dağılmak üzere olan Osmanlı'nın son döneminde, durduk yere olmasa da, bugün iyice anlaşılmıştır ki o dönemin yöneticileri tarafından bazı hatalı kararlar alınmış ve çok kötü uygulamalar yapılmıştır.

Tavsiyem, ilk muhatabın meseleyi siyasal araç olarak kullananlar olmasın, sen önce git bugüne kadar tepesine zalimce bindiğin tüm halklarla hak ettikleri gibi bir yüzleş...

Emin ol ki tüm sorunların çözümü böyle yaparsan daha kolay olacaktır.

Sen devletsin ve halkların hizmetindesin, seni var eden ise bizzat o halklardır...

Sen devlet olarak tüm halklarınla ilgili sorunlara dair o halklarla yüzleşeceksin, kucaklaşacaksın, helalleşeceksin ki sorunları çözebilesin.

Hakkında doğru veya yanlış birçok iddialar söz konusu olabilir..

Her iddiaya evet doğrudur demeyebilirsin, evet bazıları yanlış olabilir veya senin yanlış olmasalar da bazı çekincelerin olabilir, olacaktır, normaldir...

Ancak bu ihtimaller, herşeyi de yekten reddetme ve tanımama keyfiyetini sana asla vermez.

Şunu biz Türkiye halkları olarak biliyoruz, sen de bil ve kabul et...

Bu topraklarda yaşamış Ermeni de senden devlet olarak darbeli, Kürt de, Alevi de, Yahudi de, Müslüman da ve hatta Türkler ve birçok başkaları da..

Sen hepsiyle devlet olarak yüzleşmelisin...

Yüzleşmek zorundasın...

Sen, bir devlet olarak halklarına eşit yaklaşmayı öğrenmelisin, o ayrıştırıcı zehirli dilini değiştirmelisin.

Herkese adil olmalısın...

Sen devlet kimliğinle Ermenilere veya diğerlerine bu toprakların yabancısı gibi davranamazsın.

Sen de biliyorsun ki, bu topraklarda daha Türk yokken Kürt, Kürt yokken Ermeniler vardı...

Bu toprakların, birçok halkın anavatanı olduğunu ve senden önce var olduklarını kabul etmelisin ve reddetmemelisin...

Devlet olarak sen, şu ilkel TEKÇİ aklını ve zihniyetini değiştirmelisin !

Ayrıştırıp ötekileştirdiğin, eşit davranmadığın tüm halklarla kucaklaşacak, gasp ettiğin tüm haklarını paşa paşa iade etmelisin...

Devlet olarak sen, bugün de var olan halklar arasında ne yapıp edip bir ortak payda yaratmayı becereceksin ki, o halklar da acılarını birlikte elele onarabilsinler, yaralarını sarabilsinler...

Sen devlet olarak halklarına halk tabiri ile durmadan höt zöt eder, sadece senin istediğin gibi olmasını dayatır ve olmayanı da öteki sayarsan, hiçbir sorunu çözemeyeceğin gibi tersine dağılırsın...

Hiç şakası yoktur bunun, bir önceki paragraftakiler gibi yaptığın sürece sen ağzınla kuş tutsan sonunda maalesef daha öncekiler gibi darmadağın olursun...

Tarih boyunca 10-15-20 devlet yıkıp yenisini kurmak maharet değil, böyle sanıp bununla övünüyorsan yanılıyorsun be Devlet...

Asıl maharet kurduğunu geliştirip tüm halklarıyla birlikte, olabildiğince var edebilmektir...

Bizi, devleti yönetsin diye seçtiklerine çok daha fazla dikkat etmesi gereken bir çağda olduğunun farkında değil sanıyorsan çok yanılıyorsun...

Biz kötü yönetilmenin sonunun dünden daha acıklı olabileceğinin de farkındayız bilesin...

Var işte, birşeyler olmuş, çok kötü şeyler olmuş hem de...

Okul kitaplarından bile yıllarca saklamışsın anlatmamışsın bize neler olduğunu ama insanların üzerinden asır geçse de dinmemiş acıları var, durduk yere mi uyduruyor bu insanlar ?!

Durduk yere mi anıyorlar kaybettiklerini ?!

Elbette hayır...

Sen bizden sakladın ama gerçeklerin gün yüzüne çıkmak gibi bir huyu olduğunu unuttun...

Bak işte ! Ateş düştüğü yeri yakıyor...

Sense hala bu acıları görmezden gelip bağırıp çağırıyorsun onu bunu suçlu ilan ederek ve kendine toz kondurmayarak...

Acılarını anlayamadıkların olabilir...

Hiç değilse onlar acılarını anarken aşağılamasan, hiç değilse o gün susabilsen ne iyi olur...

Acılar yaşattığın tüm halklarla ve onların acılarıyla bir an önce YÜZLEŞ ve sonra da bir an önce HELALLEŞ...

Geç olmadan...

****

Bu topraklardan zorunlu göçle gönderilen ve/veya bir şekilde katledilen gelmiş geçmiş tüm halkların acıları tümümüzün ortak acısıdır. Keşke hiçbiri hiç olmasaydı.... Hepsine rahmet olsun.


Hoş Kalın

@cngzkync