28 Ağustos 2015

Levent Tüzel Neyi Reddetti ?



HDP Milletvekili Levent Tüzel, kendisine tevdi edilen seçim hükümeti bakanlığı görevini reddetmek üzere yaptığı basın toplantısında şöyle diyordu;

 ‘’Hala HDP’yi düşmanca hedef gösterir halde olmaları, aslında bu hükümetin aynı çizgide iş yapacağını gösteriyor. Mevcut hükümetin de ana işlevi bu olacaktır. Bu hepimizden kaybettiriyor. Çok açık. Her bakımdan. Canımızdan, geleceğimizden, birliğimizden, ortak yaşamımızdan. EMEK Partisi’nin de esas kaygısı budur. Bölgede olanlar hayli kaygı verici. AKP hükümeti çok açık Kürt hareketine, barış, demokrasi isteyen güçlere, HDP’ye tuzak hazırlıyor. HDP’nin varlığını bile içine sindirmekten çok çok uzakta. Demokrasi kültürü kesinlikle yok. Yılların teamülü Kılıçdaroğlu’na işlemedi. İsimler sorulmadı. Başbakan anayasal yetkim dedi. Sıkıntılı bir süreçteyiz, bu süreci, bu gerginliği, bu savaş ortamını tırmandırarak seçimden prim elde edeceğini planlayan bir iktidar aklı var. Bu siyasi iktidar canlar pahasına vazgeçmeyeceğini gösteriyor. Biz EMEK Partisi olarak, bileşeni olduğumuz HDP olarak hiçbir zaman onaylamadık.

Bundan sonra da bu süreç böyle olacak, böyle işleyecektir. Bu savaşı durdurmak hepimizin görevi. Barış Bloku’nun hepimizi içine alan, Türkiye halklarının geleceği için çaba sarf eden Blok’un çağrıları önemlidir.’’

Açıklamasının tamamını herhangi bir haber sitesinde okuyabilirsiniz...

Ben aktardığım kısmından hareketle Tüzel’in reddiyesine dair görüşlerimi sizlerle paylaşacağım...

Şimdi,

Hükümet madem aynı çizgide katliamlara, hukuksuzluklara devam edecek, iki aylık seçim hükümetinde yasal hakkın olan görevi alır devam etmemesi için mevcut siyasetine ilaveten sahip olabildiğin yetkilerle mücadeleye daha güçlü şekilde neden devam etmiyorsun ?.

HDP seçmeni size verebildiği güç ile mücadeleye devam etmeni söylemişken, bir şekilde ''bileşeni'' olduğun HDP'nin Eş Gen Bşk'nı Demirtaş da ''görev alacağız'' demişken, tevdi edilen görevi üstlenmemek mücadeleden caymaktır.

Tüzel'in aldığı kararın pratikte HDP'ye ve ülke siyasetine olumlu anlamda anlık hiçbir katkısı yoktur. 

Siyasi strateji açısından da hatalıdır.

Sayın Tüzel madem o anlattığı kirli projesini iyi bildiğini söylediği hükümette yer almayıp projesini engelleyebileceğini düşünüyor, o halde o hükümetin bulunduğu TBMM deki milletvekilliği görevinden de hemen istifa etsin, belki o bahsettiği gidişatı böylece daha iyi engellemiş olur.

Kanaatim odur ki, Tüzel'in kendisine tevdi edilen görevi reddetme kararı, hem 'gerekçe' diyerek anlattıkları hem de HDP'nin o sorunlarla mücadele anlayışı ile ters orantılıdır.

Tüzel'in kararı, Saray'ın Baykal, Bahçeli ve Türkeş hamlesi ile kısmen dağıtmayı başardığı %60'ın savrulmasına da katkı vermiştir. YANLIŞTIR !

Seçim ittifakı adı altında bir şekliyle de olsa pratikte bir HDP ''bileşeni'' olarak, HDP ile seçimlere girip, HDP vekili seçilip sonrasında mensubu olduğu parti EMEP adına karar alıp uygulamak en basitinden HDP'nin Yeni Yaşam fikri ile hemhal olamamışlıktır.

Sayın Tüzel dönüp mazbatasına defalarca, dikkatlice ve iyice baktığında görecektir ki, orada onun EMEP Milletvekili değil HDP Milletvekili olduğu yazmaktadır...

Tüzel'in bakanlık görevini red kararı, kabuğunu bir türlü kıramayan bir kısım ülke solunun, yıllardır Türkiye siyasetinde etkin olamamasının da en bariz nedensel örneği olmuştur.

Üstelik bu karar hem de Eş Genel Başkanları ''seçim hükümetinde görev alacağız'' demiş olmalarına rağmen alınmış, bir bakıma Eş Genel Başkanlar boşa düşürülmüştür.

Seçmen esasen Tüzel'e HDP Milletvekili adayı olduğu için oy vermiştir, seçmen HDP'nin parti programına ve ortaya koyduğu Yeni Yaşam idealine oy vermiştir.

Seçmenler EMEP'e ve parti programına oy vermemiştir !

Düşüncem odur ki, sayın Tüzel'in bu kararını eleştirmesi gerekenler esasen ve özellikle EMEP'li seçmen kardeşlerimiz olmalıdır....

Gazeteci arkadaşım Müjgan Halis’in Twitter’da Lenin hakkında paylaştığı bir mesajın da çok iyi bir zamanlamayla hatırlatması üzerine, şu ‘’küçük’’ belki de Tüzel ve Tüzel’in kararını olumlayanlar için önemli olacak tarihi bir hatırlatma ile yazımızı bitirelim....

Gerici Parlamento Seçimlerine Yaklaşımının Temel İlkeleri üzerine Lenin bakın neler demiş...

‘’Proletarya devrimcileri, gerici parlamentolar için yapılan seçimlere, proletaryanın devrimci amaçlarının propagandasını yapabilmek için, hiçbir temel sorunun parlamentolarda çözülemeyeceğini bizzat bu parlamentolar için yapılan seçimlerden ve parlamento kürsülerinden yararlanarak en geniş yığınlara açıklamak için katılırlar. “Radikal” geçinen küçük-burjuva darkafalılara bu her ne kadar muazzam bir paradoks gibi görünse de proletaryanın tarihsel deneyimi, böyle bir kullanmanın Çarlık idaresi altındaki Duma Seçimleri gibi en anti-demokratik seçim koşullarında ve Duma gibi gerçek bir parlamento bile olmayan bir temsili organda bile mümkün olduğunu kanıtlamıştır’’

Devamla notlarında şöyle diyor Lenin devrimcilere hitaben ;

‘’İşçilerin partisinin kitlelere karşı tutumu ise bunun tam tersidir. Bizim için önemli olan uzlaşmalar yoluyla Duma’da koltuk kapmak değil; aksine bu koltuklar, kitlelerin politik bilincini geliştirmeye, onları daha yüksek bir politik seviyeye yükseltmeye, örgütlemeye, dar kafalı bir mutluluk uğruna değil, “sükûnet” “düzen” ve “barışçı (burjuva) mutluluk” uğruna değil, fakat mücadele için, emeğin bütün sömürü ve baskılardan kurtularak tamamen özgürleştirilmesi mücadelesine yarayacağı için ve bunları gerçekleştirdiği ölçüde önemlidir. Sadece bu amaç için ve sadece bu amaca ulaşmakta yardımcı olduğu ölçüde. Duma’daki koltuklar ve bütün seçim kampanyası bizim için önemlidir.’’

Hadi Lenin’i boşverdik diyelim, HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen’in de dediği gibi diğer iki arkadaşınızın da savaş hükümeti hassasiyeti Tüzel’den daha geride değildir değil mi ?

Hoş Kalın