4 Şubat 2013

Anadile Pranga Vurulmaz


Ülkemizde yaşanan anadilde eğitim hakkı tartışmalarıyla ilgili daha önce de bir yazı kaleme almıştım, başlığı ‘’Anamın Dili’’ idi yazı arşiviminden bulabilirsiniz. Ya da bu linki tıklayarak da ulaşabilirsiniz.

Bu konu, bugünlerde umutla sonucunu beklediğimiz barış adına yapılan bir dizi görüşmeler ile ilgili olarak da zaman zaman yine telaffuz edilir oldu.

Önceki yazımda anadilde eğitim hakkı konusununa dair yabancı ülkelerde bu sorunun nasıl aşıldığını ve ülkelerin farklı anadillerine sahip vatandaşlarına nasıl çözümler getirdiklerinden bahsetmeye çalışarak ülkeler bazında örnekler vermiştim.

Bu konu, bugünlerde tekrar çok belirgin olarak konuşulmasada yeniden telaffuz edilir olunca ve yazılı ve görsel medyada tartışmalarda yeniden geçince, konuyla ilgili olarak biraz daha örneklendirme yapmanın yerinde olacağını düşündüm.

Bizim bugünlerde çözmeye ve aşmaya çalıştığımız bu demokrasi sorununun bir benzerini vaktiyle ABD de yaşamış. Anadilleri İspanyolca olan ve bugün ABD de yaklaşık 17,5 milyonluk bir nufusa sahip olan ABD vatandaşlarının ki toplam ABD nüfusunun %10 una denk gelmektedirler, onlar da bugünlerde öncelikle Kürt vatandaşlarımızın dile getirdiği gibi anadillerinde eğitim talep etmişler.

Bu durum üzerine, ABD de 1983 yılından itibaren sekiz yıl süren bir çalışma başlatılmış ve bu çalışma 1991 yılında neticelenmiş. Ontario Enstitüsü Eğitim Çalışmaları bölümünden (The Ontario Institute for Studies in Education) Jim Cummins’in önderliğinde yapılan çalışma sonucunda, kısaca Ramirez Raporu (The Ramírez Report in Theoretical Perspective) olarak tanımlanan bir rapor hazırlanmış ve rapor ABD Eğitim Bakanlığı (U.S. Department of Education) tarafından 11 Şubat 1991 de kamuoyu ile paylaşılmış. ABD de İspanyolca konuşan, yani anadili İspanyolca olan toplam 2,352 öğrenciyi kapsayan çalışma sonrasında oluşturulan ‘’Ramirez Raporu’’ şu sonuçlara varmış.

Araştırmada öğrenciler 3 farklı grup ve eğitim programına tabi tutulmuş. Birinci grup sadece İngilizce, ikinci grup 1-2 yıl boyunca İspanyolca eğitimden sonra İngilizce, üçüncü grup ise 4-6 yıl İspanyolca eğitim gördükten sonra İngilizce eğitime tabi tutulmuş. Sonrasında anadilinde uzun süre eğitim alan grup zamanla İngilizce’yi de anadili düzeyinde kullanabilir duruma gelmiş.

Çalışma grupları içinde en başarısızı anadilde hiç eğitim almayan grup olarak görülmüş. Bu grubun üyeleri sonraki süreçte de diğer derslerden, yaş grubunun başarısının çok gerisine düşmüş.

Sekiz yıl süren kapsamlı araştırma sonrasında, ekibin başındaki Jim Cummins’e göre; ‘’Farklı kültürlerden gelen çocuklar baskın dilde (resmi dil) eğitime başladığında çocukla ebeveyn arasındaki iletişim kesiliyor ve pedagojinin temel kuralı olan, çocuğun deneyimlerle kazandığı bilgiler üzerinden öğretim yürütülmesi ilkesi ihlal ediliyor. Çocuğa doğrudan ya da ima yoluyla bir anlamda “kendi kültürünü okul kapısının dışında bırakacaksın” dendiği için, çocuk kendisini red edilmiş olarak hissediyor ve çocuğun öğrenme ortamına aktif katılımı da dolayısıyla engellenmiş oluyor”

Bu yukarıda bahsetmeye çalıştığım ciddi ve kapsamplı Ramirez Raporu sonuçlarını ülkemizde kim ne kadar ciddiye alır bilemiyor ve tam kestiremiyorum ancak bu sekiz yıllık emeğin sonucu olan raporun ortaya çıkardığı sonuçlar benim açımdan hiç de göz ardı edilecek cinsten değil. Konuyla ilgili iyi niyetle çözüm arayanların raporu incelemelerinde, eeğer incelemediler ise fayda olduğu kanatindeyim.

Açıkçası görülüyor ki, anadili dışında farklı bir dile dayalı eğitim çocukların gelişimini etkilemekte, bir anlamda çocuklarımızın bocalamalarına, çevreye küsmelerine, kendini önemsemeyip kendinden kaçmaya kadar varan sonuçlara neden olabilmektedir. Eh böyle olunca da bu durumdaki çocuklarımızın başarısız olmaları kaçınılmazdır.

Ülkemiz koşullarına dönecek olursak, elbette yukarıda bahsettiğim tüm olumsuzluklara rağmen anadillerinde eğitim hakları olmamasına rağmen yine de başarılı olan onlarca çocuk örnek olarak sıralanabilir. Ancak, onlarca başarı ile yetinmek yerine yüzlerce ve hatta binlerce başarı hikayesi duymak gayet mümkün. Anadilleri farklı olan çocuklar da bu ülkenin vatandaşları olduğuna göre, onların daha da başarılı olmaları hepimizin başarısı sayılır öyle değil mi ?

Konunun teknik kısmı dışında ciddiyetle ele alınması gereken, elbette en can alıcı bir başka nokta da anadilde eğitim yasağının temel hak ve özgürlükler açısından durumu. Anadilde eğitim hakkının doğal ve insani bir hak olduğu bilincine varmamız ve bu hakkı, bu hakları bilinçli politikalar dahilinde kendilerinden esirgenmiş vatandaşlarımıza iade etmemiz gereklidir. Bu durumdaki vatandaşlar eğitimlerinde resmi dili mi yoksa anadili mi kullanmak isterler, hangisini tercih ederler bu onların kendi inisiyatifine bırakılmalıdır.

Hepimizin de bildiği üzere ‘’dil’’ insanlar arasındaki birbiri ile anlaşma yolunun, iletişimin en önemli aracı ve insanları diğer canlılardan ayırd eden en belirgin özelliğidir. ‘’Anadil’’ ise, bir çocuğun doğduktan belli bir süre sonra ailesi, çevresi ve ait olduğu kimlikten (Örneğin Lazlık, Kürtlük, Türklük, Çerkeslik) hiç bir şekilde programlanmış bir öğrenim süreci olmadan edindiği, öğrendiği dildir. Yani birilerinin art niyetli ve bilinçli bir şekilde tanımladığı üzere ‘’çocuğun anasının konuştuğu dil’’ değildir.

Yukarıdaki paragrafta anadili tanımlamaya çalışırken ‘’doğduktan belli bir süre sonra’’ şeklinde bir ifade kullandım ancak, 4 günlük Fransız ve 2 aylık Amerikan bebekleri üzerinde yapılan bir çalışmada bebeklerin kendi dillerine ait kelimeleri yabancı bir dilden ayırt edebildikleri nin de gözlemlendiğini hatırlatmakta fayda görüyorum.

Buradan hareketle insanın anadili ile kendisi arasında bir duygu bağı bulunduğunu da sanırım söyleyebiliriz. Emin olunuz bu duygusal bağ insanın ömrü boyunca da kendisi ile var olmayı sürdürmektedir. Aranızda anadili resmi eğitim dilinden farklı olanlar var ise ki bu sayının ülkemizin toplum yapısı açısından oldukça fazla olduğunu düşünüyorum, onlar hiç durmasınlar ve bu durumu kendilerince lütfen sorgulasınlar.

Aklıma yazımı yazarken TV lerde de yayınlanan ‘’İki Dil Bir Bavul’’ filmi geldi. Anadil ve resmi eğitim dili ile ilgili göz ardı edilmiş gerçekleri yalın bir şekilde gözler önüne seren güzel bir film bence, izlemediyseniz yeri gelmişken izlemenizi tavsiye ederim.

Unutulmamalıdır ki anadilin yaşatılması, çocuğa anadilinde eğitim görme olanağının gibi haklar evrensel insan hakları bildirgelerinde yer almaktadır.

Korkmayın ülke bölünmez, bırakın insanlar hangi dilde eğitimi tercih ediyorlarsa o dili tercih etsinler der ve bir sonraki yazımda buluşmak dileğimle müsadenizi isterim.

Not : Yukarıda bahsettiğim Ramirez Raporunun tam ve orjinal metnine bu linkten ulaşabilirsiniz http://goo.gl/K9cY1

Hoş kalın....
04 Şubat 2013