29 Eylül 2012

N'oluyor


Bir önceki yazımda terör örgütünün eylem şekilllerinde bir takım yeni yöntemlerin söz konusu olduğundan bahsetmiş ve terör örgütünün yeni halini tanımlamaya çalışarak yeni adının jitemvari saldırı biçimleri dolayısıyla JKK olmasının daha anlamlı olacağı şeklinde bir değerlendirmede bulunmuştum.

Yazımın yayınlanmasından iki gün sonra benzer tespitlerin Taraf gazetesi manşetinde de yer alması ve bazı köşe yazarlarının ve terör konusu akademik uzmanlık alanı olan yorumcuların da terör örgütünün yeni bir tarz uyguladığına dikkat çekmesi , sizlerle paylaştığım değerlendirmelerimin bir anlamda doğrulanması olarak görüyorum.

Peki N’oluyor....

Evet ‘’N’oluyor’’ ve örgüt bu eylemsellik biçimiyle nereye varmak istiyor ?

Bir yandan Devrimci Halk Savaşı Stratejisini Silvan, Şemdinli ve Hakkari de hayata geçirmeye çalışan örgüt, neden bir yandan da bu tarz jitemvari infaz eylemleri yapıyor ?

Bana kalırsa bu iki farklı eylem biçimi terör örgütünün iki farklı yönetim ve emir komuta altında faaliyetlerini sürdürmekte olduğunun da bir işareti.

Nitekim Abdullah Öcalan yaptığı son açıklamada örgütün adeta kontrol dışı olduğunu ifade etti.
Bu ifade Cemil Bayık-Duran Kalkan’ın hakimiyetinde olan Kandil grubu ile Bahoz Erdal yani Suriyeli grubun birbirinden bağımsız eylemlerde bulunmakta olduklarının da bir çeşit teyidi gibi okunabilir.

Örgütün özgeçmişi...

‘’N’oluyor’’ sorusunu kısaca cevaplandırmaya çalıştıktan sonra birazdan yine sorup cevaplamaya çalışacağım, ‘’Ne olacak’’ sorusunu cevaplandırmaya çalışmadan önce bahsini yaptıımız terör örgütünü biraz daha iyi tanımakta ve bazı hususları sizlerle birlikte hatırlamakta fayda var diye düşünüyorum.

Örgütün eski devletin, derin elleri tarafından seksen ihtilalinin öncesi yıllarda bizzat devlet imkanları adeta örgüt lehine kullanılarak 1984 yıllına kadar korunup kollandığını ve Doğu-Güneydoğu bölgeleri başta olmak üzere silahsız yani sivil siyaset yolu ile demokrasi ve hak mücadelesi yapan Kürt siyasi gruplarının ve liderlerinin bu örgüt eliyle imha edildiğini hatırlamak gerekir.

Bu durumun 12 Eylül darbesi sonrası Özal’lı dönemin hemen başlarında 1984 yılında Eruh saldırısı ile boyut değiştirdiğini tespit etmek de gerekir.

Bu yeni boyuta geçen örgütün her ne kadar ülke içindeki derin eller ile dirsek teması devam ediyor olsa da 1984 sonrasında, artık özellikle global aktörlerle de dirsek temasına geçtiğini görmekteyiz.

Hal böyle olunca örgütün kendsini kuran ve yöneten elin kontrolünden elbette uzaklaştığı da ayrı bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor.

1984 sonrasında bir yandan örgütün sürekli öldürerek yarattığı travmalar ve buna paralel olarak hükümetlerin de kimi zaman çaresizlik, kimi zaman basiretsizlik, kimi zaman da beceriksizlik ve gerekli doğru politikaları üretememeleri nedeniyle, OHAL, Sıkıyönetim ve Jitem gibi halkların asıl ihtiyacı olan demokratikleşmeleri,  ister istemez askıya alan ve sadece güvenlikçi tedbirler ile bölgedeki sorunları halletme yoluna gittiği yanlış politikalar sonucu, ne yazık ki örgütün Kürt halkının genelinden olmasa da, yine de bir kısmından kendince bir taban bulduğunu görmekteyiz.

Örgütün verdiği insan kayıplarının, örgütün yıllar içinde, ki bu neredeyse üç kuşaktır devam eden bir süreçtir, örgüt açısından kendine göre bir siyasal hikayeye dönüştüğünü görüyoruz.

Sadece örgütün yıllar içinde çatışmalar neticisinde verdiği can kayıplarının yol açtığı potansiyel ile oluşan destek tabanı bile, aile bazında onbinlerle ifade edilebilecek durumda.

Ölümlerin oluşturduğu bu ‘’doğal’’ tabana, örgütün yıllar içinde oluşan hikayesine ve bunu sözde bir dava olarak halka anlatarak oluşturduğu diğer bir potansiyel taban eklenmesi de söz konusu.

Bu, ‘’yıllar’’ içinde oluşan örgütün siyasal hikayesi , yada örgüt açısından ifade ile ‘’davası’’ bugün dahi hala bir kısım Kürt gençlerinin dağa çıkışlarını sağlayan belki de en önemli motivasyon araçlarının başında yer alıyor..

Terör Örgütü Ne İstiyor ?...
Kürt Halkı Ne istiyor ?...
Peki N’olacak ?...
N’apmalı ?... 

Bu soru başlıkların dair değerlendirmelerimi, daha fazla vaktinizi almamak adına izninizle bir sonraki yazımda paylaşmak istiyorum..

Bir sonraki yazımda buluşmak üzere barış ve sağlıkla

Hoş kalın... 

29 Eylül 2012
Twitter : @cngzkync