Önümüzdeki günlerde dünya genelinde çeşitli şekillerde kutlanılan yeni bir ‘’1 Mayıs’’ söz konusu.
Kimilerince işçinin ve emekçinin bayramı kimilerince de bir ‘’Bahar Bayramı’’ olarak kutlanılan bu gelenekselleşmiş gündeki ve kutlamalar Türkiye için zaman zaman çok tatsız ve kanlı anılara da sahip.
Yekililerce
yapılan açıklama bu yıl 1 Mayıs kutlamalarında Taksim meydanında
gösterilere izin verilmeyeceği yönünde. Şimdiden toplumun bazı
kesimlerinde bu yasağa karşı tepkiler oluşmaya başladı.
Özellikle de
sosyal medya üzerinden bu yasak eleştirlerde konu haline geldi.
Vatandaşın gösteri ve miting hakkı elbette yasaklanmamalı, bu demokratik bir hak ve bu hakkı vatandaşın en sağlıklı şekilde kullanabilmesi için gerekli tedbir ve önlemler sağlanmalıdır. Ancak bu yıl için Taksim
Meydanı’nda yapılan çevre düzenleme inşaatlarının rahat ve sağlıklı bir ortamda miting yapılmaya elverişli olduğu da söylenemez.
Bugünlerde
Taksim yasağını eleştirenlerin, gösteriye izin verilmiş olması ve
meydandaki inşaat faaliyetleri nedeniyle söz konusu olabilecek kaza,
yaralanma ve buna benzer belki de daha acı olayların gerçekleşmesi
neticesinde neler söyleyebileceklerini merak ediyorum.
Evet
geçmişte 1 Mayıs ve benzeri gösteriler baskıcı ve yasakçı zihniyetin
bir yansıması olarak çoğu zaman sudan sebeplerle yasaklanmıştır. Elbette
bu yasakçı anlayış ve zihniyetin tasvip edilecek bir tarafı yoktur.
Bence bugün gelinen noktada mitinglerin toplumda sorun olmaktan
çıkarılması için bir şeyler yapılabilir.
Gerek
1 mayıs gerekse söz konusu olabilecek diğer tüm miting ve gösterilerin
özellikle büyük şehirlerde hayatı olumsuz yönde etkilediğini her miting
ve gösteride müşahade ediyoruz.
Trafik
kilitleniyor, ambulanslar hastaları hastanelere ulaştıramıyor, esnafın
işleri aksıyor, genel ticarette aksamalar oluyor, kargaşa, kaos,
tedirginlik şehre hakim olabiliyor.
Daha
da önemlisi kontrolü zor olan şehrin içinde yer alanlardaki tüm
gösteriler, her türlü güvenlik tedbirlerine rağmen me yazık ki her zaman
her türlü provokasyona açık oluyor.
Ülke olarak her gözteride her mitimgde diken üstünde oturmak zorunda mıyız ? Bu hep böyle mi gitsin ? Elbette hayır.
Bundan
sonra ülke genelinde söz konusu olabilecek miting ve gösterilerin en
uygun ve en demokratik şekilde gerçekleşebilmesi için, tatsız olayların
en aza indirilebilmesi için, vatandaşın bu hakkını en doğru şekilde
kullanabilmesi için, yasaklara maruz kalmamak için, hele de yeni yargı
paketleri sayesinde getirilen özgürlükleri en verimli şekilde daha iyi
ve doğru şekilde kullanabilmek için,
Gelin şöyle yapalım;
1- Şehirlerin hemen yanıbaşında vatandaşa gösteri ve miting alanları tahsis edelim
2- Bu alanlara metro dahil her türlü ulaşım imkanını sağlayalım
3- Internet dahil her türlü haberleşme imkanını sağlayalım
4- Medya yayın organları için gerekli alt yapıyı sağlayalım
5- Olası sağlık sorunlarına acil ve ilk yardım müdahale alt yapısını sağlayalım
6- Göstericilerin güvenliği ile ilgili tüm donanım ve alt yapıyı sağlayalım
7- Konser alanlarındaki gibi konuşmalar için gerekli platform ve ses düzenini sağlayalım
8- Gıda ihtiyaçları için gerekli hizmetin verilebilmesi üzere alt yapı sağlayalım
Bu
saydıklarıma daha farklı ve koşulları iyileştirici bir dizi farklı
madde de eklenebilir elbette. Mevcut iktidarın şehrin bazı yerlerinde
yeni ve büyük meydan düzenlemeleri yaptığını biliyoruz. Yeni şehir
meydanlarının bu miting ve gösteriler için değil olması gerektiği gibi
rekreasyon, gezi ve dinlenme amaçlı kullanılması daha yerinde olacaktır.
İfadelerim
elbette klasik stadyum bayram kutlamaları gibi algılanmamalı, demek
istediğim kutlamaların stadyum düzeninde tek tipleştirilmesi değil, daha
farklı ve daha özgür kutlanabilecek 1 Mayıs ve benzeri mitinglerin
yaşanabilmesi, yeni yasal düzenlemelerle geçmişe oranla daha da
genişleyen özgürlüklerin en verimli şekilde vatandaşlarca
kullanılabilmesi içindir.
Miting
ve gösterilerin ülkemiz için bir sorun olmaktan çıkarılmasını
sağlayacak ve belki de tüm dünyaya örnek olabilecek yeni bir miting ve
gösteri özgürlüğü modeli geliştirebilecek kapasiteye sahibiz.
Gelin yapalım....
Hoş Kalın
18 Nisan 2013
@cngzkync