2 Nisan 2013

Türklük Bildirisi


Biyolojik yaş ortalaması ülke yaş ortalamasının çok altında olduğu görülen, akli yaş ortalaması bugünkü temel sorunların kaynağı olan kurucu irade ile, yani Tek Tipçi Ulusalcı Akıl ile yaşdaş olanlar toplaşmış bir ‘’Türklük Bildirisi’’ sunmuş topluma.

Sayısal olarak da her ne kadar birer ikişer o bildiriye imza atmadığını ifade edenler söz konusu olsa da 300 kişi olduklarını beyan etmişler. Sayıları çok mu önemli diyenleriniz olabilir. Elbette  önemli değil de durumu izah ve bildiriyi sunanların bu sayıya vurgusu nedeniyle ben de bahsetme gereği duydum, hepsi bundan ibaret.

Dertleri sanırım şu ; hazırlanmaya çalışılan Yeni Anayasa da ‘’Türk Milleti’’ tanımı kaldırılmasın, vatandaşlık tanımı değiştirilmesin. Evvela şunu belirtmek gerekir ki, hazırlanmaya çalışılan Yeni Anayasa’dan ‘’Türk’’ ve ‘’Türk Milleti’’ tanımlarının kaldırıldığı falan yok, yanlış saymadıysam mevcut anayasanın 49 değişik yerinde bu ifadeler zaten yer almakta ve bunlarla ilgili de bir çalışma yok. Yapılan çalışma sadece vatandaşlık tanımına dair bir çalışma ki, bu da bence mutlaka yapılması gereken bir çalışma. Anaysal vatandaşlığı esas alan, vatandaşlık tanımının ırk ve etnisiteden arındırılması ise ülkenin geldiği koşullar gereği kaçınılmaz ve son derece gerekli. 

İktidarın bu kelimeler tanımlar kalksın diye de bir talebi de bugüne kadar vuku bulmuş değil. Bırakın iktidarı, PKK nın, BDP nin ya da her hangi başka bir grubun bile böyle bir talebi söz konusu değil. Peki hal böyle iken bu ‘’Beyaz Muhtıra’’ da neyin nesi diye sormak gerekiyor.

Bir adım öteye taşıyalım durumu, yarın birileri de çıkıp ‘’Kürtlük Bildirisi’’ yayınlasa, barış için didinilen, silahların susması için uğraş verilen bir dönemde, bu tip bildirilerin bu görüşmeler ve şu ana kadar başarı ile yürütülen süreç için sonuçları ne olacaktır ?

Şöyle bir kafanızı kaldırın ve bakın, daha ‘’barış’’ sözünün kararlılıkla kullanılmaya başladığı ve görüşmelerin topluma yansıdığı tarihlerden bugüne kaç insanımızın canı sağ kalmıştır, kaç çatışma nedeniyle olası ölüm engellenmiştir. Hiç mi hamd etmezsiniz ?

Böyle bir dönemde böyle bir çıkış yaparak, ırkçı manifesto yayınlayanlar, ırk temelli bir dille kaleme aldıkları duyurunun neye hizmet edeceğini hesap edemeyenler aldıkları vebalin farkındalar mı ?

Açıkça kendi ırkı dışındakilere tepeden bakan, üsttenci, kibirli, tek tipçi, kendilerini toplumu oluşturan diğer halk topluluklarından daha üstün, seçkin ve elit gören, bugünkü sorunlarımızın ana müsebbibi kurucu irade zihniyetinin bugünlere sarkmış kırıntılarının bu yaptıkları, ülkenin toplumun birliğine mi hizmet eder yoksa tam tersine ve düpedüz fiili bir bölünmeye mi ?

Bu 300 Beyaz Muhtıracı ülkenin siyasi tarihinde, belki de on onbeş sene sonra, tıpkı bugünkü 28 Şubatçıların ‘’Post Modern Darbeciler’’ olarak anılmasına benzer bir anımsama ile, örneğin ‘’Beyaz Darbeciler’’ olarak anılmayı ve bu şekilde tarihe geçmeyi mi istediler yoksa ?

Yeni Anayasada ‘’Türk Milleti’’ tanımı yer alsa ne olur olmasa ne olur ? Şu soruya cevap verin Beyaz Muhtıracılar, kuruluştan bugüne Türk hariç diğer kimlikler anayasalarda yer almadı da ne oldu ? Yok mu oldular ? Yok mu edebildiniz ki anayasadan ‘’Türk’’ ifadesi çıkarılırsa yok olmaktan tir tir titreyerek korkuyor ve paranoyak endişeler duyuyorsunuz ?

Kürtler, Lazlar, Çerkesler, Yahudiler, Ermeniler ve diğer halklar nerdeyse yüz yıl süren bir asimilasyona tabi tutularak, tek tipleştirilmeye, Türkleştirmeye ve hatta Sunni Müslüman Türk yapılmaya çalışıldı da ne oldu ? Yok mu oldular ? Yok edilebildiler mi ?

Kaldırın kafanızı da bakın etrafınıza, ahlaksızca Yahudi dölü, Ermeni dölü denilerek akıl almaz aşağılamalar yapılmasına, zorunlu göçlere tabi tutulmalarına rağmen bu toprağın yerleşik insanları yok edilebildiler mi ?

Mum söndülerle aşağılayarak hakaretler edilen Aleviler Aleviliklerinden vaz mı geçtiler, kart kurt sesi çıkarıyorlar o yüzden onlara Kürt deniyor diyerek utanmadan arsızca alay edilen aşağılanan, bununla yetinmeyip bazılarının kuyrukları da var denilmiş, dilleri yasaklanmış, eski devlet eliyle binlerce köyü yakıp yıkılan yurtlarından edilen ve kendi ana diliyle şarkı türkü okudu diye hapislerde çürütülen Kürtler tüm bu sistematik zulüme rağmen yok mu oldular ? Yok edilebildiler mi ?

Derdiniz statü kaybı değil ise, işinize geldiğinde eşitlikten bahsederek, ahkamlar keserek, ‘’neleri eksik’’ dediğiniz o halklarla neden aynı seviyeye gelmekten gocunuyorsunuz ? Onların ırksal kimlikleri anayasada yer alıyor mu da sizler kendi ırk adınızın vatandaşlık tanımı olarak yer almamasından rahatsızlık duyuyorsunuz ?

Anayasa denilen yazılı bir metinde herhangi bir ırk ya da millet adı anılmasa da o halklar var olmaya devam edecektir. Sosyolojik varlıkları isimlerini bir yerlere yazarak yoktan var edemeyeceğiniz gibi var olanları da bir yerlere yazmayarak yok edemezsiniz.

Sürekli bölünmekten korkan, bu korku ile var olmaya çalışanlar, bu korku üzerinden siyaset devşirenler, artık akıllarını başlarına devşirmeliler.

Korkmayın, yazılı bir metinde yer almayacak diye, ne Türkler, ne Kürtler ne de bu toprakları vatan yapmak üzere Malazgirt te, İstanbul’un Fethi’nde, Sakarya da , Dumlupınar da, Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşı’nda, Kore’de ve Kıbrıs’ta can veren diğer halklar yok olurlar.

Bu safhalardan geçmiş bir vatandaş topluluğunun, içlerinden her hangi birinin ne diğerine bir üstünlüğü söz konusu olabilir, ne de bu unsurların her hangi birinin bu vatan topraklarının ve ülkenin tek sahibi olduğu iddia edilebilir.

Bu ülke sadece kendine Türk diyenlerin değil, bu ülkenin vatandaşı olma vasfına sahip herkesindir.

Hoş Kalın...

02 Nisan 2013
@cngzkync