5 Nisan 2013

CHP ve MHP Meclisten Çekiliyor


21 Mart tan bu yana geçen zamanda, Öcalan’ın Diyabakır’da Newroz kutlama alanında okunan mektubu sonrası, adeta Türkiye Siyasetinde Mektuptan Önce (M.Ö) ve Mektuptan Sonra (M.S) denilebilecek bir dönemin başladığı daha belirgin bir şekilde görülmeye başlandı.

Bir kaç yazı önce ‘’Güncelleşme Vakti’’ başlıkı yazımda, mektup sonrası iktidar partisi Ak Parti dahil MHP, CHP ve BDP de bir takım güncelleşmelerin söz konusu olacağını ve toplumun beklenti ve talebi gereği de kaçınılmaz olacağını ifade etmiştim.

Elbette bahsettiğim olası güncelleşmelerin ve topluma daha entegre, daha paralel bir halin alınması üç beş günde gerçekleşmesi mümkün olabilecek hadiseler değil. Ancak öyle ya da böyle, bir güncelleşme gerekliliğinin geçerliğini koruduğunu altını çizerek belirtmek isterim.

Belki de ifade ettiğim bu değişim ve güncelleşmelerin gerçekleşmesi için, hali hazırda mevcut siyasi partilerde devam eden siyaset anlayışlarının,bir şekilde fiilen iflas etmesi gerekiyor.

Hatırlayınız, Türkiye toplumu daha önce Mesut Yılmaz ve Tansu Çiller gibi siyasetçileri siyaset sahnesinden nasıl da sürklase ederek, bir çırpıda siyaset sahnesinden al aşağı etmişti.

Nasıl da vatandaşlarımız ellerindeki en doğru ve en demokratik yöntemle bu bahsettiğim siyasetçiler için iflas ilanlarını vermişlerdi.

Tam da size bunlardan bahsederken, bakın işte daha dün, CHP ve  MHP’nin TBMM'de oluşturulması önerilen komisyona üye vermeyeceklerini açıkladıklarına şahit olduk.

Elbette siyasi partilerin bu tip komisyonlara katılıp katılmama özgürlükleri vardır. Ancak bu her iki siyasi partinin toplumdan ne kadar da kopuk olduğunu, bu ülkenin vatandaşları görmüyor mu sanıyor CHP ve MHP yi yönetenler ?

Yaşadıkları sonucu edindiği iyi ve kötü tecrübelerle, geçmişe oranla çok daha bilinçli hale gelmiş Türkiye vatandaşlarının MHP ve CHP den,  Mesut Yılmaz ve Tansu Çiller örneğinde belirttiğim üzere, tıpkı geçmişte olduğu gibi, seçim sandığı yine önlerine geldiğinde, Yeni Anayasa ve  Çözüm Süreci gibi konulardaki etkisiz ve katkısız, üstelik köstek olan duruşlarının hesabını sormayacağını düşünmek en hafif ifade ile ‘’saflık’’ değil midir ?

Bu her iki siyasi partinin tercileri elbette kendilerinindir, ancak bu siyasi iflas tercihinin ‘’takdiri’’ de, bu gidişatları ve tercihleri değişmediği sürece, elbette ortak aklını gerektiği zamanda çok iyi kullanmasını bilen Türkiye toplumunun olacaktır.

MHP nin Türkiye’nin son dönemindeki demokratikleşme gelişmelerine karşı takındığı tavır ve son süreçlerde yaptığı siyasi tercihler nedeniyle karşılacağı durum, siyaset yelpazesinde daha da küçülerek, marjinal milliyetçi bir siyasi parti olarak varlıklarını sürdürme sonucunu doğurabilir.

CHP için ise durum giderek daha da karmaşıklaşırken, öte yandan BDP nin Yeni Anayasa ve Çözüm Süreci konusunda Ak Parti ile birlikte yürüttüğü olumlu ve uyumlu işbirliği, BDP yi olumlu yönde etkiliyor.
BDP bu doğru tavırlı siyasetini sürdürürerek, siyaset tarzını bölgesellikten arındırararak, tüm toplumu kucaklayabilecek bir Türkiye siyaseti eksenine oturtabilir mi şu an için tam belli değil. Ancak BDP bunu başarır ve bu arada CHP de kendini güncelleştiremez ise, BDP nin CHP nin yerine geçerek, merkez sol siyasete oturmasını bugünün koşullarında olası görüyorum.

CHP ve MHP nin kaçırdıkları treni yakalamak üzere önümüzdeki dönemde bir takım siyasi manevralar yapması da muhtemel bir durum, ancak toplum ve iktidar tarafından bu geri dönüşler ve manevralar karşılık bulur mu noktasında bugün itibariyle pek de olumlu kanaat taşımıyorum.

Gidişat gösteriyor ki, bir yandan PKK ülkeyi terk ederek sınır dışına çekilirken, öte yandan da MHP ve CHP adeta TBMM den ‘’geri çekilme’’ sürecini yaşıyor.

Hoş Kalın

05 Nisan 2013
@cngzkync