12 Nisan 2013

Önerge Golü ve Merkez Sol


Geçtiğimiz gün TBMM de enteresan şeyler oldu.

Daha önce CHP nin bizzat kendisi tarafından, daha doğrusu yenilikçi kanat olarak tanımlanan parti içi grubu tarafından verilmiş bir önergeye, Ak Parti’nin altına imza koyarak ve sahiplenerek destek olması sonrası, CHP içindeki ulusalcı kanadın Muharrem İnce önderliğindeki ani manevrası sonrası vazgeçişine şahit olduk. Hadise bununla da kalmadı, CHP nin kendisinin verdiği önerge, Ak Parti oylarıyla kabul edildi.

Özellikle bugünlerde sıkça dile getirdiğim, siyaseten tüm partiler adına güncelleşme gereği konusu sanırım bir kez daha bu tutarsızlık nedeniyle teyit edilmiş oldu.

Demokrasinin dengeleri açısından hadiseye baktığımda samimiyetle içim acıyor ve CHP nin Türkiye Siyasetini ve Demokrasisini, bu ve buna benzer tutarsız politikalarla ''çolak'' bırakmasını birey olarak üzüntüyle karşılıyorum. CHP ye hakim olan ulusalcı kanadın, koskoca bir siyasi partiyi ne hallere getirdiğini ibretle izliyorum.

Nerededir CHP’yi CHP yapan o sosyal demokratlar, ne haldedirler, ne yapmaktadırlar, neredeyse asırlık bir partiyi hangi koşullar altında %10-15 bilemedin %20’lik diyebileceğimiz ulusalcı gruba teslim etmişlerdir merak içindeyim.

CHP ve BDP ye birlikte baktığımızda, her iki siyasi parti de sonuç itibariyle öyle ya da böyle sol olarak tanımladığımız siyasi gelenekten gelen partiler olduğunu biliyoruz. CHP tam bir Meclis’ten geri çekilme süreci yaşarlen, BDP ise iktidar ile ‘’Yeni Anayasa’’ dahil ‘’Çözüm Süreci’’ çalışmaları konusunda uyum içerisinde olduğu görülüyor. Son olarak geçtiğimiz günlerde, BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın bir TV kanalındaki açıklamaları da gösterdi ki, BDP gayet itidalli, tutarlı ve ülke adına da gayet yapıcı bir siyaset izlemekte.

CHP nin Türkiye’nin yeni siyasi transformasyon döneminde, güncelleşme  adına her hangi bir çaba içerisinde olmadığı gibi tam tersine kndilerini güncelden daha da geriye götürecek bir siyasi rotada olduğunu görüyoruz. Bununla birlikte BDP’nin ise adeta bir dönüşüm içerisinde ve siyasetin en hassas olduğu bu dönemde başarı ile siyasete devam etmekte olduğu görülüyor.

Durum her iki siyasi parti açısından mevcut koşullarının korunması ve olağandışı bir durumun söz konusu olmaması durumunda, BDP’nin siyasetini bölge sisyasetinden daha belirginbir şekilde merkez sola çekmesi ve örgüt ile olan ilişkilerini daha mesafeli bir konuma getirmesi de söz konusu olur ise, BDP’nin merkez sol siyasete oturması ve CHP yi sürklase etmesi kuvvetle muhtemel görünüyor.

CHP nin kendi kalesine attığı ‘’gollere’’ gelin birlikte kısaca bakalım. Bu ‘’golleri’’ gördüğünüzde sanırım siz de CHP nin daha önceki yazılarımda da bahsettiğim üzere,  Meclis’ten geri çekilme sürecinin devam ettiğini ve CHP nin ne denli ‘’tutarsız’’ bir politika yürüttüğü noktasında bana hak vereceksiniz.

31.05.2012Kürt Meselesinin Çözümü İçin TBMM Bünyesinde “TOPLUMSAL MUTABAKAT KOMİSYONU” ve TBMM Dışında “AKİL İNSANLAR GRUBU” Oluşturulması Önerisi

16.01.2013  - Toplumsal barışın tesisi için ''GERÇEKLERİ ARAŞTIRMA KOMİSYONU’’ Meclis Araştırması Önerisi

01.03.2013 - Çatışma Sürecinin Son Bulması için ‘’ TOPLUMSAL BARIŞI BOZAN OLAYLARI MECLİS ARAŞTIRMA VE ÇÖZÜM YOLLARI BULMA KOMİSYONU’’ Kurulması Önerisi

Yukarıdaki üç farklı tarihteki üç birbirine benzer amaç taşıyan önergelerin sahibi CHP, bugüne baktığımızda, ne ‘’Akil İnsanlar Heyeti’’ ni destekliyor, ne TBMM de açılan komisyona üye veriyor, ne de imzalarının ve önergelerinin arkasında durabilmekte.

Elbette sadece bu önergelerden hareketle değil, örneğin devam eden ETÖ davasında da CHP nin dava edilenlerden yana açık bir ‘’taraf’’ olduğunu ve siyaseten kendisini o davaya endekslediğini de görmek ve hesaba katmak durumundayız.

Bu çelişkilerin vatandaşlara, özellikle de CHP ye inanan ve oy veren kitleye nasıl açıklanacağı elbette CHP nin kendi sorunu. Ancak benim değerlendirmem odur ki, yazımın başlığında da ifade ettiğim üzere CHP kendi kalesine siyaseten goller atmakta ve hızla güç kaybetmektedir.

Elbeette uyguladığı siyasete bakarak, CHP’nin bu duruma ‘’müstehak’’ olduğu da söylenebilir, CHP nin bu durumundan memnun olanlar da elbetteki vardır ve olacaktır. Ancak, merkez sol siyasette ve ana muhalefette CHP nin yarattığı gözle görülür boşluk bugünkü koşullar değişmediği sürece BDP tarafından doldurulmaya oldukça müsaittir.

BDP de elbette diğer siyasi partiler gibi halkın oylarıyla ve hak ederek, hakkıyla TBMM de temsil hakkı bulmuş bir siyasi partidir. BDP şu an sürdürdüğü siyaset dili ve uslubunu yukarıda da belirttiğim şekilde tamamladığı anda emin olunuz ki, merkez solun temsili BDP ye rahatlıkla devrolabilecektir. Halen Türkiye siyasetinde ana muhalefet partisi işlevini yürüten partinin bugün itibariyle BDP olduğu kanaatini taşıyorum.

Henüz belki tam kızışmasa da seçimlere doğru her iki parti arasında merkez solu temsil etmek adına, çok ciddi bir rekabetin söz konusu olacağını düşünüyorum.

O parti veya bu parti ayırmaksızın, ülke vatandaşları için en faydalı ve doğru siyaseti yapabilen ve ülkeyi en iyi demokrasi ve refah düzeyine ulaştırabilecek politikaları üretenin siyasette genellikle kazanacağı ve halk tarafından tercih edileceği kanaatindeyim....

Görelim Mevla neyler, neylerse güzel eyler...

Hoş Kalın

12 Nisan 2013
@cngzkync