14 Nisan 2013

İşler Yolunda


Kamuoyuna yansıdığı günden itibaren tansiyonu ve temposu düşmeden devam eden bir çözüm süreci trafiği yaşıyoruz.

Gelinen noktadaki son durumu tahlil etmek gerekirse, tüm çözüm sürecine karşı söz konusu olan bir takım dirençlere rağmen işlerin genel manada yolunda gittiğini söyleyebilirim.

Detaylara girmeden önce belirtmek isterim ki, benim en önemli bulduğum toplumsal kazanç, çözüm adına görüşmelerin başlamasından ve kamuoyuna yansımasından bugüne değin geçen sürede, geçmiş dönemlere kıyasla çatışmaların çok büyük oranda durmuş olması ve dolayısıyla gün aşırı duymaya ne yazık ki alışmış olduğumuz can kayıplarının artık çok şükür yaşanmıyor olması.

Genel Kurmay’ın sadece 2012 itibariyle 1000’in üzerinde bir rakamla açıkladığı can kayıplarının, takribi bir yaklaşımla yılbaşından bugüne baktığımızda geçen dört aylık sürede, hemen hemen yok denecek seviyede olması.

İlk günlerde İmralı’ya kim gidecek, ne zaman gidecek tartışmalarından bugün artık rutinleşen olağanlaşan bir İmralı ve Kandil ziyaret trafiği yaşandığını görüyoruz.

Yine ilk günlerde adeta sızdırabilmek adına çabalar uğraşlar verilen Öcalan dan gelen mektuplar ve Öcalan ile yapılan görüşmelere dair detay bilgiler dahi aynı rutinleşme ve olağanlaşma dönemine girdi.
Ne mektuplar toplumda o ilk anlardaki heyecan ve merakı yaratıyor, ne de mektup konuları ilk günlerdeki kadar gündemimizi işgal ediyor.

Bu arada mektup demişken, Öcalan’ın silahlara veda ettiğini ilan ettiği, siyaset ile yola devam edeceğini duyurduğu 21 Mart’ta Diyarbakır’da okunan mektubun, elbette ayrı bir öneme sahip ve Türkiye Siyasi tarihi açısından bir ‘’milad’’ denilebilecek şekilde önemini uzun yıllar daha koruyacağını düşünüyorum.
İktidarın bugünlere gelinirken, devlet adına attığı demokratikleşme adımlarının bir nevi sonucu olarak gelinen silahların susması aşaması başarı ile gerçekleşti.

Hemen ardından ikinci aşama olan silahlı örgüt unsurlarının sınır dışına çekilmesi konusu ise tarafların iyi niyetli yaklaşımları sonucu, Başbakan’ın da belirttiği üzere örneğin Suriye’ye çekilenler noktasında, kısmen zaten başlamıştı.

Geri çekilme noktasında örgüt tarafında oluşan bir takım tereddütlerin de, hem ‘’akil heyet’’ oluşturulurak, hem de TBMM de bir ‘’çözüm süreci araştırma izleme komisyonu’’ kurulması girişimleriyle giderildiği ve sağlıklı bir zeminde sürdüğü görülüyor.

Fazla iddialı ve ister istemez de heyet dışındakileri dışlayıcı bir algıya yol açabilecek şekilde ‘’akil insanlar’’ diye adlandırılan, ancak benim gönlümdeki tanımı ve tam karşılığı ‘’barış dervişleri’’ olan heyetler de sahaya indi ve topluma birebir dokunarak dert ve önerileri dinlemeye başladı.

Öcalan’ın talebi olan yasal düzenleme konusu ise, Öcalan’ın bu talepten vazgeçtiği görülen son mektubu ile aşılmış durumda.

Örgüt kanadından gelen orta kademe ve altı seviyedeki örgüt üyelerinin bir anlamda nabızlarının düşürülmesine yönelik, toplum ve medyada ‘’çatlak ses’’ olarak değerlendirlen açıklamalar ise olağan ve süreç açısından beklenen tonda.

Zaman zaman hem ürgüt kanadının hem de iktidar ve devlet kanadının toplumun gerginliğini ve ‘’gazını’’ almaya yönelik sert açıklamaların süreci olumsuz değil tam tersine olumlu yönde etkilediğini düşünüyorum.

Geri çekilmenin tamamlanmasını takiben, akil insanlar heyetlerinin yapmakta oldukları çalışmaların da katkısıyla, şu anda Türkiye geneli ortalamada sürece %60 seviyesindeki halk desteğinin daha yukarı oranlara çıkması kuvvetle muhtemel.

Toplumun sürece muhalif olan ve mütemadiyen ‘’ama’’ diyerek çözüm sürecine şüphe ile yaklaşan kesimde sıklıkla dile getirilen, ‘’peki örgüt çekiliyor silahı bırakıyor da karşılığında ne aldı’’ sorusunun cevabının ise ‘’yaşamak’’ ve ‘’siyaset yapmak’’ olduğu ise henüz tam olarak anlaşılmış değil.

Başbakan’ın defatle dile getirdiği, ‘’silahlarınızı bırakın, gelin siyaset yapın’’ çağrısı sürece şüphe ile yaklaşanlar için aslında çok önceden verilmişnet bir cevap niteliğinde.

Silahlı mücadele yönteminden vazgeçtiğini açıklayan Öcalan’ın, yoluna güncelleşmiş ve artık ayrılıkçı değil, birlik içeren bir Türkiye Siyaseti ile devam etmekteki ısrarını ve kararlılığını, geri çekilme ile ilgili olarak talep ettiği ‘’yasal düzenleme’’ talebinden vaz geçerek bir kez daha gösterdiğine dikkat çekmek isterim.

Geri çekilmeyi takiben ve hatta paralelinde, yeni anayasanın hazırlanması yoluyla gerçekleştirilmesi beklenen genel demokratikleşme hamleleri, kalıcı barış ve eşit vatandaşlık noktasında elbette çok büyük öneme sahip.

Umuyorum toplumun tüm kesimlerine aynı mesafede ve tatmin edebilen, vatandaşlar arasında anayasal eşitliği sağlamış bir anayasaya hep birlikte kavuşuruz.

Gidişat şimdilik iyi ve işler yolunda...

Hoş Kalın

14 Nisan 2013
@cngzkync