16 Temmuz 2012

Ortak Akılsızlığa Devam

BDP’den bir miting talebi ve yine bir takım haklı yada haksız gerekçelerle Diyarbakır Valiliği’nin ‘’yasak’’ kararı.

Miting tarihi de o güne denk gelen hassas olaylar nedeniyle tartışılabilir bir tarih, Valiliğin yasaklama kararı da özgürlük ve demokrasi adına tartışılabilir bir karar.

Ne BDP miting tarihi seçerken gerekli hassasiyeti mevcut ülke koşullarını göz önünde bulundurarak gösterdi, ne de Diyarnakır Valiliği getireceği yasaklamanın doğuracağı gerginlik ve sonuçları iyi hesab etti.

Ya Hu ! Biz değilmiydik daha düne kadar Suriye yönetimine, vatandaşlarına miting ve protesto haklarını tanıma çağrısı yapan demokrat model ülke ?

Mitingin sonuçları geçen Newroz sonrasında yaşananlardan çok mu farklıydı ? Hayır değildi. Bu miting sonrasında da ‘’Çok şükür can kaybı olmadan atladıldı’’ diyecek kadar minnetar kaldık.

Artık neredeyse ''maalesef'’ alıştık diyebileceğimiz o bildik manzaralar yine gerçekleşti. Polisimiz Valilik kararı gereği Diyarbakır’da miting yapmak isteyen kalabalıkları görevi ve verilen emir gereği engellemek, halk ise demokratik bir hakkı kullanmak üzere mitingi yapmak istedi ve gergin anlar ‘’doğal’’ olarak yaşanmaya başladı. Biber gazları, tazyikli sular vs maalesef yine havalarda uçtu.

Kim ne derse desin, demokratik bir seçimle halk tarafından seçilerek göreve getirilmiş bazı BDP milletvekilleri kötü muamelelere ve maalesef yer yer orantısız güç kullanıma maruz kaldılar ve yaralandılar.

Bölgeden sosyal medya aracılığıyla bizlere ulaşan görüntüler vicdan sahibi ve demokrat her insanın kanına dokunmadı mı ? Eminim dokunmuştur.

Sonuç itibariyle ne oldu ? Kim ne kazandı ?

Evet belki devletin polis kuvveti tabii ki halk karşısında ‘’güçün’’ kendisinde olduğunu bir kez daha vurgulama fırsatı buldu. Zaten her koşulda, halkın verdiği vergilerle kurulmuş, silahlı ve donanımlı polis teşkilatının siviller karşısında daha güçlü olduğunu bilmeyenimiz var mıydı ki ? Bu vurguya gerek var mıydı ki ? Yoktu ! Hele de ülkenin içinde bulunduğu durum nedeniyle hiç yoktu.

BDP miting tarihinde ısrar etti ve mitingi gerçekleştirdi. Peki bu ısrara gerek var mıydı ? Hayır bu ısrara da, bu ortamda hiç gerek yoktu !

Polisi halkla karşı karşıya getiren sonuçları iyi hesaplanmamış ‘’yasaklar’’ ve bölge koşullarının da polisin psikolojisine getirdiği gerginliğin etkisiyle, polis yine gücünü orantısız kullandı, kullanmak durumunda kaldı, kullanmak durumunda bırakıldı.

Öncelikle bölge halkı ve ülkedeki bir çok Kürt vatandaşımız nezdinde eksi puan alıp, biraz daha sevgi erozyonuna uğradı. Buna gerek var mıydı ? Elbette yoktu !

Polise ve dolayısıyla devleti idare edenlere karşı öfke birikimine ortam sağlayan bu yasaklardan ne zaman kurtulabileceğiz ? Güvenlik güçleriyle Kürt halkını zaman zaman karşı karşıya getiren bu siyasetten BDP ne zaman kurtulacak ?

Bu karşılıklı inatlaşma ve uzlaşısızlıktan kim ne kazandı ? Hiç kimse bir şey kazanmadı, herkes kaybetti !

Yukarıda ’’doğal’’ derken tırnak içine aldım o kelimeyi, çünkü böyle olacağı önceden az çok belli ve dolayısıyla da doğaldı. .

Neden ‘’doğal’’... ?

Doğal çünkü olaylar öncesinden sonuna değin, birey, toplum ve idare olarak,  bir mitingin Ortak Akıl ile yapılabilmesini sağlayacak huzur ve barış ortamını hiç birimiz gerektiği gibi yine oluşturamadık. Yine birbirimizi anlayamadık.

Olaylarda şu yada bu daha çok suçlu, gibi detaylara girmenin de sonuçlar açısından pek bir anlamı yine yok diye düşünüyorum.

Miting ve gösteri haklarının birtakım yasakçı metodlarla halk nezdinde de çoğunlukla böyle algılandığı üzere ‘’engellenmesini’’ geçen Newroz günü olayları hakkında yazdığım yazımda da bahsettiğim üzere yine anlamsız buluyorum.

Böyle yapılacağına ve karşılıklı inatlaşmalarla toplum her seferinde gerileceğine, karşılıklı ‘’ortak akıl ‘’ kullanılarak bu tip hadiselere engel olunsa çok daha iyi olmaz mı  ?

Savaşa ve ölümlere çanak tutan zihniyete inat, asla vazgeçmememiz gereken BARIŞ dili o gün yine kendisinden bir şeyler kaybetti.

Yeter artık... ‘’ortak akılsızlık’’ yapmayalım !



16 Temmuz 2012

Twitter : @cngzkync