İslam’ın son Peygamberi Hazreti Muhammed'in Veysel Karani'ye hediye bıraktığı söylenen hırkaya Hırka-i Şerif denir. Hırka-i Şerif
sadece peygamberin hırkasının adı olarak değil bugün Fatih ilçesinde,
aynı zamanda bir semt/mahalle adı olarak da kullanılmaktadır.
Semtte yer alan ve benim de o zamanki eğitim sitemine göre 5 yıllık ilkokul eğitimimi aldığım ilköğretim okulunun adı da Hırka-i Şerif ‘tir.
Semtte yer alan ve benim de o zamanki eğitim sitemine göre 5 yıllık ilkokul eğitimimi aldığım ilköğretim okulunun adı da Hırka-i Şerif ‘tir.
Tabii ki hepinizin bildiği üzere son İslam peygamberinin hırkasının bulunduğu bir de cami vardır bu semtte ve adı Hırka-i Şerif Camii dir.
Fevzipaşa
Caddesi ile Vatan Caddesini birbirine direk bağlayan caddelerden biri
olan Akşemsettin Caddesinin iniş istikametinde sağ tarafta yer alan
semtin de adıdır Hırka-i Şerif.
Aynı şekilde Vatan Caddesinde yer alan İstanbul Emniyet Müdürlüğünü solunuza alıp Vatan Caddesine sırtınızı verdiğinizde de Akşemsettin Caddesindesinizdir ve o yol sizi dosdoğru Hırka-i Şerif ’e götürecektir.
Akşemsettin
Caddesinden yokuş aşağı inişte bir meydan ve yol kavşağı vardır, yanlış
hatırlamıyor isem 6 yolun birleştiği bir kavşaktır ve tam orta yerinde
de Koyunbaba diye anılan bir türbe bulunur.
Bazılarınız hatırlarlar, eskiden türbe ziyaretlerinde cehalet bugünlerden çok daha ilerdeydi, Koyunbaba
türbesinin önünde insanların içine mum yakmaları için hazırlanmış küçük
evcik şeklinde metal kabinler vardı. Gerçi hala bazı semtlerdeki
türbelerde çul çaput bağlama gibi cahillikler devam ediyor ama
kesinlikle eskiye oranla bu konularda ‘’batıl’’dan oldukça uzaklaştık diyebilirim.
Koyunbaba Türbesinin hemen arkasında bugunlerde düzenli bir şekle bürünen ama benim Hırkai- Şerif İlkokuluna gittiğim yıllarda, eğiminden dolayı ‘’yamuk ‘’ adıyla andığımız bir park yeralır. Ya hu o ‘’yamuk’’
öyle taşlık ve cidden öyle yamuktu ki, ister istemez top oynarken
sürekli düşer ve dizlerimizi oramızı buramızı yaralardık. Şimdi yazımı
yazarken şöyle bir dizlerime açıp baktım da evet hala izlerini
taşıyorum.
Hırka-i Şerif İlkokulu ile Koyunbaba
türbesi karşılıklı konumlanmış şekilde yer alırlar meydanda, haydi
okuldan türbeye doğru baktığınızı farzedin bir an, işte şimdi hemen
solunuzdan gecen cadde üzerinde, ki zaten o caddeye adını da vermiş olan
Eski Altay Camii
yer alır. Bana bu cami diğer camilerden nedense hep ilginç ve farklı
gelmiş bir camidir, avlusunda ve arka bahçesinde köşe kapmaca, saklambaç
oynamışlığım hatırı sayılır sayıda çoktur.
Önemli
bir şey gibi aktardım ama gerçekten önemlidir bu, gidin şu anda orada
oyun falan oynayamazsınız, yasaktır tellerle çevrilmiştir. İlginç
gelmesi ve farklı bulmam belki de avlusunda bahçesinde çok hatıram
olmasındandır kim bilir.
Ya
Hu hele yazın sıcağında kan ter içinde kalıp, sonra caminin avlusunda
gölgelik yere denk gelen o tarihi şadırvanda, serinlemek için elimizi
yüzümüzü yıkarken aldığımız keyfi inanın kelimelerle anlatamam. Bazen
cami görevlisi bize kızardı ve izin vermezdi, ama o engeli de ‘’abi walla namaz kılıcaz onun için abdest almamız lazım’’ der ikna ederdik. O yıllarda örneğin o şadırvandan gelen suyu bizler içerdik, hem de kana kana.
Az
önce navigasyon cihazı modunda size tarifini verdiğim Koyunbaba
meydanına dönelim, şimdi sırtınızı Koyunbaba türbesine verin ve okula
dogru çevirin yüzünüzü, okulun sagından ve solundan giden iki cadde
göreceksiniz. İki yol da sizi Hırka-i Şerif Camiine götürecek olan yoldur.
Aşağı yoldan giderseniz, düz yol gitmiş olursunuz ancak camiye vardığınızda uzun ve dik merdivenleri tırmanmanız gerekecektir.
Aşağı yoldan giderseniz, düz yol gitmiş olursunuz ancak camiye vardığınızda uzun ve dik merdivenleri tırmanmanız gerekecektir.
Sağdaki yolu kullandığınızda ise Hırka-i Şerif
ilköğretim okulu ve Eski Altay Camii arasındaki tatlı eğimli, sizi alt
yoldaki merdivenler kadar fazla yormayacak bir yokuşu yürüyebilir ve Hırka-i Şerif camiine direk avludan herhangi bir merdiven tırmanmanıza gerek olmadan varabilirsiniz. Size anlatırken ben de bir an yürüdüm o yolu ve düşüncemde tam camiye girecekken bir an camiye paralel üst yol da, Hırka-i Şerif Camiine sırtını dayayayıp kurulan Ramazan pazarı geldi aklıma.
O Ramazan pazarında edindiğim ‘’dönemsel’’
pazar esnaflığı tecrübem geldi aklıma, ilkokul 3, 4 ve 5 inci
sınıflarda okurken Ramazan aylarında iftardan sonra hareketlenen o
pazarda ilkokul arkadaşım Ufuk ile birlikte cam şişelerde soğuk ayran
satar harçlık çıkarırdık kendimize. Ufuk sonradan Deniz Subayı oldu,
birbirimizin izini yıllardır kaybettik, umarım Siliviri de malum dava
nedeniyle mecburi istirahatte olanlardan değildir.
Mahallemizdeki yogurtçu Şükrü’den yoğurt alır, kovada ayranı sıhhi koşullarda el değerek hazırlar ve bakkaldan depozitini vererek aldığımız kullanılmış boş cam şişelere doldurur satmaya giderdik.
Sakın
endişe etmeyin, az önceki satırları okurken bazılarınız hazırladığımız
ayranı kullanılmış şişelere direk doldurduğumuzu sanabilir, elbette
hayır, o şişeleri cidden sıcak suda pırıl pırıl tertemiz yıkardık ve
sonra ayran doldurma işlemini hiç otomatik ve Hacı Şakir sabunla
yıkanmış ellerimizi değdirerek itina ile yapardık.
Hazır
bu pazarda ayran satma girişimciliğimizden bahsetmişken elbette Ramazan
ayı boyunca gündüzleri de kendimize harçlık çıkaracak bir iş
edinmiştik.
Okulda sabahçı olduğumuz yıllarda, öğlenden sonraları iftara kadar, öğlenci olduğumuz
dönemlerde de sabahtan öğlen okul başlayana kadar, denk
getirebildiğimiz zamanlarda da camiye Hırka-i Şerif ‘i ziyaret etmek
için gelenlere naylon poşet satardık.
Sloganımız şuydu: ‘’abiler ablalar ayakkabılara poşet.. camimizi kirletmeyelim.. ayakkabıya terliğe poşet alalım’’
İyi işti inanın... sattığımız poşetleri çıkışta yeniden toplar ‘’geri dönüşümlü’’ bir şekilde yeniden satardık bir ay boyunca. Taa o zamanlardan çevreci bir tarafımız varmış demek ki.
Vaktiniz
var ise mutlaka gidin ve o atmosferi bence bir tadın, hele de
şimdilerde ziyaret alanı daha bir düzenli hale getirilmiş sanırım.
Kutsal emenatler kapsamında degerlendirilen ve Hz.Muhammed’e
ait olduğu söylenen bu hırkayı, camiyi ziyaret edip görmek pratikte
bazılarınıza çok anlamlı gelmeyebilir. Ancak inanın tüm samimiyetimle
söylüyorum, çok farklı bir durum bu. Ben kaç sefer ziyaret ettiysem,
yalan yok önünden gecerken gözyaşlarıma hakim olamamışımdır.
Neden mi ? Bilmiyorum...
Halbuki alt tarafı bir hırka değil mi ?
Hırka-i Şerif bugün ziyarete açılınca oralara zihnen bir gidip gelme duygusu oluştu içimde, sizlerle de paylaşayım dedim.
20 Temmuz 2012
Twitter : @cngzkync